Dökülmüş bir kandilin gölgesinde,
Pas tutmuş bir gülüşün ardında saklı hep çıkar
Kimse kimseye değil,
Kendine bile varamamış.
Yarım bir aynanın çatlağında,
Oynar bakirlik masalı,
Rüzgâra savrulan sözler,
Dalmış bir geminin fısıldadığı
Karanlık bir imge gibi.
Çatık kaşların pasında döner dünya,
Herkes kendi yangınından duman üfler göğe,
Ama göğe çıkan her duman,
Başka birinin gözünde yaşa dönüşür
Yine de kimse bakmaz o yaşın nereye aktığına.
Çürümüş bir masanın üstünde
Yarım bıraktıklarıyla övünür insanlar,
Sadakat, bir kilit anahtarı çoktan unutulmuş,
Ve herkes o kilidi kırdığını sandıkça,
Aslında kendini parçalayan bir gürültü olur.
Gecenin küflü nefesinde sürünür sözler,
Kimse duymaz, duyan da
Duymuyormuş gibi yapar,
Çünkü hakikat elleri keser tutanı,
Bir köşede uğultusu kırık,
Bir sokak lambası,
Herkesi aynı gölgeye boyar,
Kimin ihanet, kimin korku, kimin yalnızlık taşıdığını,
Ancak gölge bilir,
Ama gölge bile yorulur üstüne basan
Ayak sayısından.
Ve biz, sadakati
Çoktan yitirmiş bir şehrin
Çatlak kaldırımlarında yürürüz,
Her adımda kendine çarpıp
Kendi sesinden irkilir insan,
Ama yine de suçlar hep başkasını...
Kayıt Tarihi : 16.11.2025 10:43:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!