Söküp atılmıyor bende mi kusur?
Doğarken kök salmış öze saçların.
Bir kara sevda ki ya büyü ya sır,
Sığmıyor kaleme,söze saçların.
Örgüde bir başka,düzde bir başka,
Gizlendiği zaman nazda bir başka
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Tuna şiirinin bestesini Kaya Kuzucu bey yapmıştır
Muhteşem bir şiirdir.
Tuna Yandı Ben Ağladım
Budapeşte'de buluştuk,
Tuna yandı ben ağladım,
Geçmişi yad ede ede
Tuna yandı ben ağladım.
Aral dedi, Musul dedi ,
Kırım Kerkük nasıl dedi,
Anlat usul usul dedi ,
Tuna yandı ben ağladım.
Dert yığılmıştı özüne,
Türk tütüyordu gözüne,
Sürdüm yüzümü yüzüne,
Tuna yandı ben ağladım.
Hayati Vasfi Taşyürek
Mustafa Yıldızdoğan Hayati Vasfi Taşyürek in doğum yeri olan Afşinin Tanır Kasabasında merhumun heykelini, büstünü diktirmiştir. Saçlarınla birlikte 6 tane daha eserini bestelemiştir.
https://www.haber46.com.tr/images/album/aa_picture_20150521_5402741_high.jpg
Mustafa Yıldızdoğan Hayati Vasfi Taşyürek in büstünü açmaya geldiğinde büyük bir konser vermiş ve konserin açılış parçasını Saçların şarkısıyla yapmıştır. Aşağıya bende HAYATİ VASFİNİN bestelenen kliplerinden 5-6 tanesinin linkini koydum, hepsinin altında söz yazarı şairimizin adı yazar. Bir Afşinli olarak gurur duyduğumuz bir şairimizdir.
Bunlardan bazıları Han duvarları albumunde dilen gel anadolum şiirinin şarkısı , o garibim adlı eserini yine bestelemiştir , barışa hizmet şiiri aynı şekilde mustafa yıldızdoğan tarafından bestelenmiştir. sevmeyen bilmez aynı şekilde Hayati Vasfi Taşyürek indir. kerkük elleri yine HAYATİ VASFİ TAŞYÜREK in bestelenen şiiridir ayrıca kaya kuzucunun tuna yandı ben ağladım sözleride HAYATİ VASFİ TAŞYÜREK E AİTTİR.
Aydın Vasfi adlı arkadaş,
Aşağıda yorumunuzda yazdığınız saçların şiiride, yukarıdaki Mustafa yıldızdoğan ın bestelediği saçların şiiride HAYATİ VASFİ TAŞYÜREK A AİTTİR. Yorum yapmadan önce 2 dakikanı ayırıp, mustafa yıldızdoğanın resmi web sayfasına gidip söz yazarı kısmına baksaydın görürdün, ayrıca daha kolayı resmi klibin 4:40 dakika-saniyesine gidersen yazarın kim olduğunu görürsün ki yazarı tabiki HAYATİ VASFİ TAŞYÜREK TİR. Klibin linki .
Lütfen yorum yapmak için yorum yapmayın. Emeğe saygı demişsiniz yorumunuzun altında, lütfen bir yorum yaparkende yorum yaptığınız şeyin en azından klibini kontrol edin, klibin bitiminde söz yazarı kim görün , veya mustafa yıldızdoğanın resmi web sitesinden soz yazarı kimmiş kabak gibi yazıyor okuyun ondan sonra yorum yapın. Komik duruma düşmeyin.
Veya muhtemelen elinizde şaiirin sondan bir önceki 6. kitabı olan Nazar vardır elinizde o kitapta 2 tane aynı isimli saçların şiiri vardır, içindekiler kısmına bakın 2 tane saçların şiirini olduğunu göreceksiniz.
İyi günler.
mekanın cennet olsun Toproğım,harika bir şiir yürekten kutlarım..++
arkadaslar bu sokup atilmiyor bendemi kusur diye baslayan saçlarin siiri hayati vasfi tasyurek e ait degil ayni sairin saclarin adsi siiri su siirdir
Ben şaşkın değilim aynalara bak
Ne güzel olduğun gör saçlarının
Dileğim ömrümce koklayıp yatmak
Düştüm tuzağına yar saçlarının
O söbe gözlerin hilal kaşların
Sebebi başıma gelene işlerin
Aklımdadır amma inci dişlerin
İlle derdi gamı zor saçlarının
Mis gibi kokusu ruhuma dolsun
Dertli yürek bundan bir şifa bulsun
Rahat uyuyayım bir gece olsun
Nısfını yüzüme ser saçlarının
Doğrudur dünyayı bir hayal bilmek
Yok mudur sevenin yüzüne gülmek
Senin de hakkındır sevmek sevilmek
Yağmadan üstüne kar saçlarının
Derde düşmüş Mecnun gibi inliyor
Hülya diyen olsa Leyla anlıyor
Vasfi ne sabretti ne söz dinliyor
Gönlümü içinde ör saçlarının
sokup atilmiyor bendemi kusur diye baslayan siir i 1978 senesinde gumushane kelkit ilcesinde vatani vazifesini yaparken seyh vasfi mahlasi ile yazan vasfi aydin a aittir ayni siiri mustafa yildizdogan kasetine okumustur kasetin ustunde siirin yazarini acik olarak yazmistir yalan yanlis bilgiler yazmayalim lutfen emege saygi, saygilarimla
Çok hoş bir türkü tadında. yazan yüreğe sağlıcaklar dilerim.
Kalemin daimi olsun üstad.
Saçların (naziredir)
Mâh yüzün çevirip ağyardan yana
Müjgânın temrenin fırlatır bana
Utangaç şahmeran gibi boynuna
Çeker aşıkları naza saçların
Sarı saman gibi ince savrulur
Gören aşık her teline vurulur
Yâr bunun hesabı elbet sorulur
Körük üfürüyor köze saçların
Dökmüş yanağına bir tutam kahkül
Morca bulut güneş önünde bir tül
Sökül ey ciğerim yerinden sökül
Aşıklara türlü eza saçların
Sevdiceğin düştü bir derin derde
Şiir dizer oldu gittiği yerde
Sevda kuşu döneniyor seherde
Hazırlansın bir infaza saçların
Bu ne serin yerdir bu nasıl koku
Burnumun ucundan yemiştim oku
Yazdım sayfa sayfa gözümden oku
Ne vakit bakarsın kaza saçların
Gelir mi bir daha o büyülü dem
Bir kez aşık olur imiş her âdem
Dudakların kiraz dillerin badem
Zehir niyetine eze saçların
Nice güzelleri sevdin ne oldu
Bu uslanmaz ruhun huzur mu buldu
Geçti de baharın tomurcuk soldu
Dil vermiyor bu ahraza saçların
Yasenya çekip de gitti sonunda
Öyle kalakaldım elim koynumda
Bir intihar yafta kaldı boynumda
Gel de dola şu boğaza saçların
1 Eylül 2011
Eskişehir
Kronik Muhalif atışmasından...
Bilmiyordum..Allah rahmet etsin o halde..Sağolasın Naci dost bilgilendirdiğin için
sinyali hocanın klasik tarzın biçim ve muhtevası konusundaki
fikrine katılıyor ve o fikri takip edenlerden olmayı önemsiyorum..
Rahatladı NURANİ oturdu taht'a
Tükenmez kalemin alası KANRA'da
Döküntülerim sayfamda boynunu bükmüş
Yayınevi toz oldu kaldım yine işportada
Bu şiir ile ilgili 96 tane yorum bulunmakta