Bırak da uzun, uzun, uzun zaman içime çekeyim saçlarının kokusunu, bir kaynağın sularına yüzünü daldıran bir susuz adam gibi yüzümü daldırayım içlerine, kokulu bir mendil gibi elimle sallayayım onları, sallayayım da anılar silkelensin havada.
Saçlarında bütün gördüklerimi, bütün duyduklarımı, bütün işittiklerimi bir bilseydin! Başka insanların ruhu ezgiler üzerinde nasıl dolaşırsa, benim ruhum da koku üzerinde öyle dolaşır.
Yelkenlerle, serenlerle dolu bütün bir düş var saçlarında; meltemi beni güzelim iklimlere, uzayın daha mavi, daha derin olduğu, havanın meyvelerle, yapraklarla, insan derisiyle kokulandığı iklimlere götüren büyük denizler var saçlarında.
Saçlarının okyanusunda, içli türkülerle, her ulustan, güçlü insanlarla, sonsuz sıcaklığın yangelip yattığı, uçsuz bucaksız bir gök üzerinde ince ve karışık yapıları oymalar gibi beliren, biçim biçim gemilerle kaynaşan bir liman görüyorum.
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan
hafıza şarabının derinliği
benim ince ruhum o
zaman
gelgitlerinin sonsuz ritmiyle dolu , bereketsiz tembelliğin ve kokulu boş zamanın bir ölçüsünü bilecek.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta