Sac Ekmeği Gerçek yaşam öyküsü

Cebbar Korkmaz
440

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Sac Ekmeği Gerçek yaşam öyküsü

SAC EKMEĞİ,,,Gerçek yaşam öyküsü
İkinci büyük abim yakınımızda olan bir köyden evliydi o köyün bize uzaklığı kestirme yoldan ortalama beş altı kilometre uzaklıktaydı
Kışın ortalarıydı ocak şubat aylarıydı o yıl çok kar yağmıştı karın kalınlığı bir metreden fazlaydı normal yoldan köye gitmek imkansızdı kar kalınlığından normal yoldan hiç giden gelen olmadığından kapalıydı karsa giden anayoldan gitmekten başka yol yoktu bu yolda dolambaçlı olduğundan yedi sekiz kilometreyi buluyordu
Ben ilk okul ikiye gidiyordum yengem tandır ekmeğini sevmediğini söylemiş annesinin yaptığı sac ekmeğinden istemişti abim bana yarın torbaya un koyayım götür kaynanam sacda pişirsin getir dedi kar kış olduğundan gidemem dedim beni dövdü gideceksin dedi çaresiz kabul ettim sabah erkenden torbaya ortalama on beş kilo kadar un koydu sırtıma verdi yola koyuldum
En çokta kurtlardan korkuyordum bizim oranın kurtları efsanelere konu olmuş yaratıklardır onlarla ilgili hikayeleri dinlerken bile insan korkudan tir tir titrer
Kurtlar geceleri köye iner köpekleri götürür yerlerdi
O zamanlar köyde elektrik yoktu kimse korkudan dışarı çıkamazdı
Bir ay kadar önce bizim komşunun köpeğini kurtlar götürmüşlerdi hem.de zincirle bağlı olan köpeği köylülerle beraber izlerini takip ettik köpekten geriye kan damlaları tüylerden başka hiçbir kalıntı yoktu hepimiz hayretler içinde kalmıştık bunlar aklıma geldikçe korkum bir kat daha artıyordu
gündüz olduğundan fazla korkmuyordum hava soğuk olduğundan hızlı yürümemde mümkün değildi ana yoldan yürümeye başladım öylene yakındı ki o köyün yol ayırımına geldim ana yoldan ayrıldıktan sonra kızakların açtığı yoldan üç kilometre daha yürümem gerekiyordu kızakların açtığı yol tam tepenin kenarından geçiyordu bende bir taraftan yürüyor bir taraftan.da aşağıda.ki dereye bakıyordum o bölgede kurtların olduğunu duymuştum yanımda küçük bir elma bıçağım vardı onu elimde tutuyor korkumu yenmeye çalışıyordum derenin tepeden uzaklığı yüz elli metre kadar vardı dik bir tepeydi
Kızak yolunu yarılamıştım derenin güney tarafında ki kireç hane denen bir yer vardı kireç taşı çıkarmak için kazıldığından delik deşik olmuş küçük tepelerin oluştuğu bir yerdi oraya doğru baktığımda üç tane kurdun bana baktığını gördüm korkudan titremeye başladım bir ara unu sırtımdan atıp kaçmayı düşündüm ama dayak korkum ağır bastı yapamadım köye doğru olanca hızımla koşmaya başladım kızak yolu dar olduğundan bir düşüp bir kalkıyordum tepenin köye doğru inen kısmına kadar koştum öylesine bir nefes nefese kalmıştım ki baygınlık geçirecek durumdaydım arada birde arkama bakıyordum kurtlar geliyor.mu diye köye yaklaşınca karın üzerine oturmak istedim biraz dinlenmek için ama yapamadın sırtımdaki un kara değerse ıslanıp hamur olur korkusuyla oturamadım o soğukta kan ter içinde kalmıştım çaresiz abimin kaynanası gilin eve kadar yürüdüm
abimin kaynanası beni görünce çok sevindi hemen kızını sormaya başladı bense korkudan yorgunluktan konuşacak halde değildim su istedim suyu içtikten sonra biraz kendime geldim hala kadın kızını soruyordu çok kızmıştım cevap vermedim bir şey mi oldu dedi anlattım sadece güldü
unu yoğurdu ekşimesini bekledi pişirdi onların yaptığı sac ekmeyi kalın bayağı büyük ekmeklerdi
Bu kez de beni dönme korkusu sardı abimin kaynanasına sizin atı verin köye gidiyim yarın getiririm dedim olmaz kurtlar atı parçalar dedi ortalama akşam
üstüydü tekrar geldiğim yola koyuldum kurtlar beni bekler diye korkudan titreyerek köyden çıktım allaha du ediyordum ki bir kızak denk gelse de binsem şansıma hiç kızak denk gelmedi
tam ana yola çıkmıştım ki güneş battı yerler karla kaplı olduğundan aydınlıktı akşam olduğundan hava dondurucuydu kurtlarla birlikte köyümüze varmadan cin deresi denen bir yer vardı oradan da çok korkuyordum orayla ilgili garip öyküler anlatılıyordu cinlerin insan kılığına girip insanları götürüp öldürdüklerini söylüyorlardı bu dere iki tepenin alt kısmında kalan kasvetli bir yerdi gündüz bile tek başına oradan geçmek korkutucuydu birde tam derenin yamacında mezarlık vardı karanlık bastığından buda ayrı bir korku veriyordu bana
bir yandan da ana yola ulaştığıma seviniyordum nede olsa yol düzdü ama korkum dehşet vericiydi yine elma bıçağımı elime adım dinlenirken bildiğim duaları okudum tek güvendiğim allahtı zaten başkada kimse yoktu
hava o kadar soğuk diki ayağımdaki lastik ayakkabılarım yoldaki buzlara yapışmasın diye yolun bir o tarafına bir bu tarafına gidip geliyordum
Ağlamak geliyordu içimden ağlayarak annemi çağırmak istiyordum kurtlar ağlama sesimi duyar korkusuyla ağlayamıyordum sesizce gözlerimden yaşlarım akıyordu
kurtların aşağıda beni beklediklerini hissediyordum adeta bu benim ölüm kalım savaşımdı
Bir müddet dinlendikten sonra yola koyulmaya karar verdim ekmek torbasını sırtıma aldım yürümeden önce yolun kars tarafına baktım gelen araba var mı diye uzaktan iki arabanın farlarını gördüm tepeden aşağı inmeden onları beklemeye karar verdim orası yokuş olduğundan arabalar yavaşlıyordular belki durur beni alırlar diye düşünüyordum bir yandan da yine dualar okuyordum arabalar yaklaşınca kamyon olduklarını fark ettim ilkine el kaldırdım korna çalarak gazlayip gitti ikincisi epey uzaktı onu da bekledim bana yaklaşmıştı ki yavaşladı kenarda durdu
Büyük bir sevinçle arabaya koştum şoför mahalline bindim şoför beni görünce ha uşak ne aryisun bu gece vakti bu dağın başında kurda kuşa yem olursun dedi konuşmasından kara denizli olduğu belliydi ekmek pişirttiğimi söyledim torbadan çıkarıp şoföre birde ekmek verdim taze ekmeği görünce torpido ğözünü açtı ceçil peyniri tereyağı çıkarıp yemeye başladı ekmeği çok beğendi memleketten çıkali yeni yiyeyrum köy ekmeği dedi ekmeği yedikten sonra yola koyulduk bana o giden kamyon seni alma dimi dedi bende namussuz almadı dedim şoför gülmeye başladı ha o benim kardaşumdur dedi benım alacağumi bilir ondan almadı çok utandım özür diledim ama şoför hala gülüyordu çıkardım iki tene ekmek daha verdim birini kardeşine verirsin dedim çok memnun oldu köye girmek üzereydik nerde ineceğimi sordu evimiz köyün girişindeydi beni evin yanında indirdi sevinçten korkum morkum kalmamıştı abim arabanın durduğunu duyunca hemen geldi geç kaldın diye beni azarladı evde durumu anlattım annem üzüldü ama abimin tepkisinden sesini çıkaramadı ortalama bu yolu beş altı kez bu vaziyette gittim geldim
Babamın bu duruma neden müdahale etmediğini hala anlamış değilim kardeşimse vurdum duymaz yanında adam öldürseler dönüp bakmayacak kadar sorumsuz biriydi sadece karısının boğazı için bana yaşattıkları umurunda bile değildi kardeşimde olsa insana insan değeri vermeyenlerden nefret ediyorum
İnsanın arkadaş seçme şansı var kardeş seçme şansı yoktur bu yaşadıklarımdan dolayı kardeşimi affetmem asla söz konusu değildir
Yaşanmış tamamen gerçek bir öyküdür
Şair yazar Cebbar korkmaz İzmir Türkiye
Öykülerim şiirlerim ve altına yazılan sözler tescilli olduğundan iktibas edilmezler izinsiz kullanılamaz lar

Cebbar Korkmaz
Kayıt Tarihi : 7.5.2008 12:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


HAYAT BİR YANLIŞTIR BU YANLIŞIN İÇİNDE DOĞRUYU BULMAK İNSANIN GÖREVİDİR

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İbrahim Şahin
    İbrahim Şahin

    Dü?e kalka büyüdük Dost. Çocuklu?umu ya?adym öykünüzde. Tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Sevginaz İnal
    Sevginaz İnal

    'öykü hüzünlendirdi beni özellikle abinizin tutumu...ama bir yandan Ağrı daki günlerim düştü hüznüme...'

    Cevap Yaz
  • Selahattin Bakır
    Selahattin Bakır

    Kaleminiz daim olsun

    Cevap Yaz
  • Şerafettin Muş
    Şerafettin Muş

    üstad yaşam hepimiz için bir anaokuludur bu okuldan diplama alan dostumu kutluyorum saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Aydınlı Erol Sagun
    Aydınlı Erol Sagun

    BU GÜZEL ESERİNİZ GÜN 13,30 DA SEVDA RÜZGARI FM İN İSTEK PANOSUNDA ASILI DİNLEYİCİSİ İLE BULUŞTURACAK YORUMCUMUZ. DİNLERSENİZ SEVİNİRİM.KALEMİNİZ VE O GÜZEL YÜREĞİNİZ DERT GÖRMESİ SAYGILARIMI SUNUYORUM .EROL SAGUN.
    www.sevdaruzgarifm.tr.gg
    www.sevdaruzgarifm.tr.gg.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (6)

Cebbar Korkmaz