Ey Saburhane,
Zamanın sessiz yastığında.
Bir çocuk uykusu gibi duruyorsun.
Kirecin beyaz duvarlarında
Soylu bir sabrı var.
Her çatlağında bir öykü,
Her kapında bir ses,
Her tokmağında bir çağrı saklıyorsun.
Asar Dağı’nın eteğinde,
Göğe yaslanmış bir rüyasın.
Yıldız kümeleri gibi
Sanki gökyüzüne serili evlerin.
Sabrın ve emeğin nişanı her biri.
Akşam güneşine değince
Yanık bir türkü çalar gönlümde
Kırmızı kiremitlerin.
Bacalar…
Ey sessiz şairler!
Hiçbir el çizmedi sizi,
Ama o hünerli taş ustaları
Dualarla dizdi kiremitlerinizi.
Sinan’a selam gönderir gibi.
Alçak gönüllü ve gururla
Muğla’nın göğüne yükselirsiniz.
Sessiz bir alkış her birinizde,
Her taşın titreten dizelerisiniz.
Sokakların dar, sokakların sessiz,
Taş basamaklarda yankılanan adımlarım öksüz,
Geçmişin damarlarında dolaşıyor gibiyiz.
Berberin aynasına bakınca
Yüzyıllar süzülür sanki alnımda,
Yaşlı dedem dizerken tespihini
Oturmuş kahvede iskemlesine
Çözüyor zamanın ipliğini.
Kavakların gölgesinde bir esinti,
Fırından çıkan ekmek kokusu,
Ve yorgancıdan yükselen iğne tıngırtısı,
Birleşir hepsi
Bir ezgi olur
Sanki bir Saburhane Senfonisi.
Ey Saburhane,
Ey geçmişten uzanan sokaklar.
Göçlerin ayrılıkların
Kavuşmaların öyküsüsün.
Müslüman’la Hıristiyan’ın bir zamanlar
Sofrada paylaştığı sıcak ekmeksin.
Gidenin ardından kapanmayan kapısın,
Gelenlerle yeniden yoğrulansın.
Bir vakitler içinden geçerdi,
Kara Muğla Deresi.
Serinliğini bırakırdı taşlarına.
Şimdi suskun ama
Yaz sabahlarının serin soluğu gizli
Yatağında hâlâ.
Ahşap kapılarında zamana çakılmış çiviler,
Zarif ellerin izi saçak bezemelerinde…
Her kulübe her ev bir dize,
Her sokak bir dörtlük gibidir düşününce.
Yürüdükçe okunur,
Okundukça derinleşir şiircesine.
Ey Saburhane,
Yalnız bir mahalle değilsin sen;
Bir belleksin,
Bir tarih, geçmişten gelen bir şarkısın.
Sokaklarında yürüdüğünde,
Çocukluğunun izlerine rastlarsın her köşende.
Kapı önlerinde yaşlı bir kadınlar
İçten bir “hoş geldin” dercesine
Bakınca gözlerine,
Yüzyıllar birbirine küsmeden
Bir sevda gibi buluşur gönlünde.
Geceleri, yıldızlar evlerinin üzerine iner.
Kiremitler göğe sıcak bir yorgan olur serilir.
Ve ben bilirim ki:
Bacalarından tüten duman,
Epik, sessiz bir türküdür
Muğla’nın kalbine yakılan.
Ey Saburhane,
Adınla bir duasın dilimde,
Hoş bir sedasın gönlümde.
Zamanın kıvrımlarında
Bir halkın sesi saklıdır sende.
Bir şehrin vicdanı,
Ve bir rüyanın izi gizli
Her putrelinde
Her kirecinde.
Kayıt Tarihi : 17.10.2025 22:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!