Bekledim
martı sesleri içinde
ayrılıklara hüzün ekleyen.
Sabrımın tılsımıydı Hazar (*)
yoksa
yürürdü üstüme bütün dağlar.
Bekledim
silâh sesleri içinde
Kürtçe ağıtlara eşlik eden.
Sabrımın tılsımıydı Batık Kent
yoksa
ölümüm olurdu serseri bir kurşun.
Bekledim
dalga sesleri içinde
umutsuz aşıkları yoldan çıkaran.
Sabrımın tılsımıydı o Efsane Aşk
yoksa
ay ışığı toplardım dipsiz sularda.
Bekledim
trenlerin siren sesinde
kimliksiz el sallayışları alıp giden.
Sabrımın tılsımıydı o Issız Ada
yoksa
kaybolur giderdim zamansız bir yolculukta.
Bekledim
sarhoş naraları içinde
zulmün tarihine isyan eden.
Sabrımın tılsımıydı Aslan Bora
yoksa
dokunamazdım gecelerin beyazlığına.
Bekledim
özlem şarkıları içinde
iç çekişleri yangına çeviren.
Sabrımın tılsımıydı Gavusu Harabeleri
yoksa
her ezgi bir fırtına olurdu yüreğimde.
Bekledim
avcı sohbetleri içinde
kekik kokusuyla anılarla beslenen.
Sabrımın tılsımıydı ‘Dedo ve Yaz Yağmuru’ (*)
yoksa
karşı kıyıda öksüz kalırdı yasak aşkım.
Bekledim
çocuk sesleri içinde
yarınlara umut düşüren.
Sabrımın tılsımıydı Kilise Burnu
yoksa
bir genç kızın ölüsü düşerdi yalnızlığıma.
Bekledim
bekleyiş çığlıkları arasında
sesimin her yankısını alıp giden.
Sabrımın tılsımıydı görkemli Hazarbaba
yoksa
kimselere duyuramazdım bu yaralı şiiri.
(*) - Elâzığ-Diyarbakır yolu üzerinde, “doğunun Yalova’sı” olarak bilinen şirin bir göl.
(**) - Dostum Latif Paçal’ın babasının kendi eliyle yaptığı sandal.
Kayıt Tarihi : 28.2.2008 22:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
başarılarınızın devamını dilerim ...
TÜM YORUMLAR (1)