Gelmişti makama arz-ı hâl için,
‘Bey’ dedi kasıldı, dikti başını.
Bir çalım, bir tafra attı o biçim,
‘Hey’ dedi kasıldı, dikti başını.
Kapıdan bir hava, girdi içeri,
Kurulup koltuğa süzdü her yeri,
Bir ferman gibiydi istedikleri,
‘Duy’ dedi kasıldı, dikti başını.
İstedi amiri gergin havayı,
Ederek bir ikram yumuşatmayı,
Çağırdı çaycıyı… Uzattı çayı,
‘Koy’ dedi kasıldı, dikti başını.
Anlattı meğerse ne cevher varmış,
Köyleri ne başkan, bakan çıkarmış,
Vekille yakından akrabalarmış,
‘Boy’ dedi, ‘soy’ dedi, dikti başını.
Neyse savuşturdu, çıktı dışarı,
Ardından hayretle baktı yukarı,
Boşuna okuduk biz okulları,
‘Vay’ dedi, sabırla, eğdi başını.
Gördü ki idare halkı zor işmiş,
Kimi büsbütün ham, kimi çok pişmiş,
Zaman da devran da ne çok değişmiş,
‘Hey’ dedi, sabırla, eğdi başını.
Bakındı bir süre şöyle bir yöne,
Düşündü az kaldı, zaten tayine,
Söylendi sessizce kendi kendine,
‘Oy’ dedi, sabırla, eğdi başını.
Mayıs 2012
İlyas MemişKayıt Tarihi : 11.8.2012 11:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Abdurrahim KARAKOÇ'un 'İsyanlı Sükût' adlı şiirine nazire olarak yazılmıştır.
Haydar GEZMİŞ
TÜM YORUMLAR (1)