SABIR ŞİİRLERİ

SABIR ŞİİRLERİ

Vehbiye Yersel

Çocukluk Yıllarım
 
 Küçüklüğümde çok narin yapılıydım, halen öyleyim. en ufak bir şeyden etkileniyorum. Yani havadan nem kapıyorum, biraz da mızmızlık derim bu halime, her şeyi yemem.20 yıldan beri kahve içmedim. piştiği zaman mis kokusu hoşuma gider ama nefsime hakimiyetim var. dinlemiyorum zalim nefsimi. içmiyorum.bende titreme yapıyordu. midem ağrıyordu. içtiğimde.belki de hiçbir zararı olmayacak ama içmiyorum. ikincisi yarı vejetaryenim. her şeyi yerim az yerim. Sık sık yerim.fazla et, balık yemem. peynir, yoğurt türü şeyler tüketiyorum. 
 Çocukluğumda güney doğunun mutfağını övmeğe gerek yok. O kadar güzel, içli köfteler, çiğ börekler, kaburgalar, etli dolmalar, sarmalar pişerdi.herkes yerken ben seyrederdim, evde yoğurt kalmamışsa bana 5kr.veya 100 para verirdi babam veya annem.elimde tasla, bakkallar çarşısına gider Abdulrazzak Pembe amcadan yoğurt alır gelirdim.herkes doymuş,sofra toplanmış.ben sokaklarda elimde tas içinde yoğurtla,sürünüyordum.Yoğurt kovamız da vardı.ama büyük olduğu için,tası tercih ediyordum.bu anlattıklarım 7 -8 yaşlarındayken yaptığım huysuzluklar,daha küçükken hatırlıyorum.simsiyah dalgalı saçlarım vardı,kirpiklerim yanaklarıma kadar.tenim deseniz babama benzemişim kar gibi.amcamın benden 20 yaş büyük oğlu beni lastik top gibi havaya kaldırıp hoplatırdı.herkes beni seviyordu.belki de mikrop kaptım,veya nazar deydi.bir akşam güzel bir çocuk olarak uyumuşum,sabah uyandığımda,annemin dediğine bakılırsa saymış tam 22 yara peydahlanmış yüzümde.Sanki yüzüme ateş sıçramış,yakmış her tarafını. Bir tek çenemle,alnım kurtulmuş bu yangından.annem neye uğradığını bilememiş. 
 Ben 4.çocuğum. annem terzilik yapıyor.1942-45 ikinci cihan savaş yılları, pislik, susuzluk,açlık sefalet yetmiyormuş gibi, bir de bu yaralarla evde savaş başlamış.Benden 4 yaş büyük ablam tifoya yakalanmış,Allah”a şükür tedavi ve annemin temizliğe son derece dikkat etmesi sayesinde, ablam kısa sürede iyileşmiş.O tarihlerde tifodan ölenler çoktu.gömdükleri zaman da mezarlarına kireç döküyorlardı.mikropları öldürsün diye. 
 Benim yüzümdeki yaralar böyle dahili olmamakla beraber, ne oldukları belli değildi, doktorlar bile anlayamadılar, alınan bütün ilaçlar, pomatlar işe yaramıyordu. en son annem kocakarı ilaçlarını denemeye kalktı. yüzümdeki yaralar için kullanılan ilaçlarla, yöntemlerle epey eziyet çekiyordum 
 Mataracılar lakaplı bir aile vardı. ziftli merhem yaparlardı,o merhemi beze sürüp,yaraya yapıştırıyordu ağda gibi, öylece bir gün yüzümde kalırdı.Ertesi gün hızlı bir şekilde,çekerdi annem,pamukla yüzümdeki kanları v.s silerdi,tekrar hazırladığı ziftli bezi yüzüme yapıştırırdı.Şimdi gençlerin uyguladıkları güzellik maskesini ben 60 yıl önce kullandım.faydasını görmedim. 
 Faydası vardı ama inkar etmemek lazım..bir bakımdan rahatlıyordum sivrisineklerden,tatarcıklardan,karasineklerden kurtuluyordum.konacak yer bulamayan sinekler,kısmetlerini başka yerlerde arıyorlardı. 
 Değiştirildiği zaman canım yanıyordu ama mecburdum .iyileşirim diye katlanıyordum. kardeşlerimin içinde piyango bana isabet etmişti.maşallah çok şanslıydım,bir kan çıbanı 
 ağrısına dayanamazdı gördüklerim.Allah bana öyle bir sabır vermişti ki,ilkokulu bitirene kadar,yaralardan kurtulamadım.İlkokulu bitirdim,yüzümde tek tük yaralar vardı,kanıyordu.1950 yılında annem beni Diyarbakır'a götürmek zorunda kaldı.Mardin”de mütehassıs yoktu.cildiyeciye göstereyim diye aldı beni Diyarbakır”a gittik. orada bize askeri doktoru tavsiye ettiler. 
 Doktor beni muayene etmeden önce, 
 -Bana bak dedi,babanın saçı var mı? yoksa benim ki gibi dazlak mı? . 
 -Evet tam sizin gibi,tepesinde saç yok.Babamın saçı simsiyahmış.ama genç yaşta ağarmış,ve tepesi tamamen dökülmüş.ben babamı öyle gördüm.Saçlı halini görmedim. 
 -Benim babaannemin yüzünde de senin gibi yaralar vardı.bu bir hastalık.bayanlarda yara meydana getirir, erkeklerin saçları dökülür.anlamıştım.bana yapılan bütün o koca karı ilaçları boşunaymış, eziyetten başka bir işe yaramamıştı.muayene ettikten sonra bana 3 kere elektrik tedavisi yaptı. gün aşırı 3 kere gittik. yaralarımı kurutmuştu.harici ilaç vermedi.. 
 Çolaklar adlı Süryani bir aile de zamklı ağda gibi bir ilaç yapıp satıyorlardı.bundada işlem aynı beze sür yaraya yapıştır.24 saatte al yenisin koy.ama bu öyle yapışıyordu ki,çektiklerinde acı veriyor,deri namına bir şey bırakmıyordu. 
 Sülüklerle de küçüklüğümde tanıştım kanımla beslendiler.kirli kanı emsinler diye 2- 3 sülük yüzüme konurdu,kanla dolunca şişerek yere düşüyorlardı.Hayret nasıl dayanmışım.Allah bana o zaman da sabır vermişti.Banyo için umumi hamamlara gidilirdi,işte orda da.bana rahat yoktu.kendirden yapılmış sert lifle yüzümü ovarlardı,kabuklar,yaralar temizlensin diye.bir de hiç unutmam benim yüzüme,evde beslenen bir tavuk vardı,onun pisliğini yüzüme sürmesini anneme söyleyenler oldu.batıl inanç ama nasıl olduysa çaresiz kaldığı için onu da denedi.güya nazar eden iyi değilmiş,kem gözlüymüş,harama haramı uygula iyileşir.işte bu tam cehalet ama ben çocuğum.anlamıyordum ki.iyileşmek, güzelleşmek istiyordum.benimle alay eden çocuklar olurdu çevrede.kahroluyordum.annem de üzülüyordu.onun için sanki suçlu oymuş gibi,ben bir kefede,diğer kardeşlerim bir kefede idi 
 Beni aşırı seviyordu. 
 O yıllarda içme suyumuzu sakalar getirirdi.Ceviz pınardan.evdeki kuyu sularını çamaşırda kullanırdık.mahallede tabii çeşmeler vardı,darda kaldığımız zaman babam gider,bir iki kova alır gelirdi.Bizi kesinlikle çeşmeye yollamazdı..yüzümdeki yaralardan çok acı çektim,ama hiçbir zaman moralimi bozmadım,okulda çok başarılı olduğum için,seviliyordum.kimseler benden tiksinmiyordu. 
 Çok çektim ama Yüce Rabbim bana dayanma gücü vermişti. ben de kardeşlerim gibi sağlam olmak isterdim… 
 12.09.2010
 
 Vehbiye Yersel
..

Devamını Oku
Aziz Tuncer Atalay

Sana yazamadığım çok şey yok, sadece birkaç küfür ve bir hikaye... Orta yerinde durduğum tüm köprüler bir kişnemeyle irkildiğim teşebbüsler ve karın ağrısı ile baş ağrısı arasında kalmış aşk... Yalan dediklerim doğruymuş... Az ve dar zamanların kendiliğinden ölmesi dışında elimde şekerim beklerim... Beklemeyi de ben öğrettim kendime... Beyhude debelenmekten çıkardığım yosmadır sabır... Kalk ve diklen bana onur... Sırtıma yapış vicdan... Ayaklarıma kapan şehvet... Çiselen gözyaşım... Ölümü öp inat...
..

Devamını Oku
Selim Adım

Sabır hayatın sırrı, acı sırra dalmadan
Benliğe kapılmadan, ölmektir yaşanası

Ehil elleri bulmak, cahil seni bulmadan
"İlim yitik mal al ki; kimsecikler almadan
Ölmek gerekir ölmek,hem tenimiz ölmeden
Sabır hayatın sırrı, acı sırra dalmadan
..

Devamını Oku
İsa Tekin

Bazen sonbahar olurum.
Hüzün çöker yüreğime
Hazanda boğulurum.
Bir bir dökülür yüreğimden,
Hüzünler.
İçerlerlenirim, kederlenirim
Çocuksu düşlerim olur.
..

Devamını Oku
Birgül Polat1

Bomboş bir sayfa dikilmiş karşıma; Yaşadığın bütün acıları özetle diyordu bana..elinle kalbin arasında ne kadar alışveriş olduysa...elinle onun elleri arasında kaç köprü kurduysan anlat...bütün cesur hamlelerini..bütün korkak kaçışlarını..hem, boş bir sayfayla senin aranda çekinebileceğin hiçkimse yok...hiçbir kural hiçbir yasa hiçbir öngörü seni yargılayamaz...üstelik ta başından başlamak zorunda değilsin..kalem en kolay nasıl emrine girer kalbin bilir misin? ..en acıtan yanından başlarsan dize getirirsin o vakit karşında gurur heykeli gibi duran beni...yoo sakın yanlızca boş bir sayfa olduğumu düşünme..ben yaşanan ve aslında söylenmeyen her insani halin bilgesiyim..hiçbir yarana yabancı kalmicak benim gibi bir dostu geri çevirebilir misin..bu denli yaralıyken..kırılmışken ve kendine inanacak hiçbir gerçek bulamayacak kadar zayıflamışken...seni susturmicam..ağla dilediğin kadar..insanlığın yazgısına en yakışır cümleler gözyaşı selinden sonra dökülür şairin dudaklarından..hani yağmur coşturur ya toprağı..onun tesiriyle yayar, bağrındaki aşk kokusunu etrafa..dedim ya ben bilirim de söyliyemem...güzelidir insan ağladıkça..hele dönüşü banaysa bu yağışın neler armağan etmem ki ağlayan aşığa..bahtsız olan yanı şu ki yazgımın: sabır tarihi muamma bir vuslat bana çünkü kimi gözyaşları vardır ki çookk uzun sürer..yoldaşı zamandır kurulur boş sayfayla aşık bi şair arasına.
..

Devamını Oku
İbrahim İnan

Dua ile sabır herşeye ama her şeye ilaç,
sen yeterki Rabbim'e ellerini aç...
..

Devamını Oku
Ünal Beşkese

Düşlerimde hep ay yüzlü, gönlü güneş bir yâr gördüm,
Ay karardı, güneş battı, bahtıma o eş gelmedi.
Nice güzel gönle girdim, nicesine gönül verdim,
Kimler geldi, kimler geçti, ama o mehveş gelmedi.

Nasibim yok aydınlıktan, kara gönüllerden bıktım,
Güneşe kavuşmak için, nice yücelere çıktım.
..

Devamını Oku
Selami Alan

Sabır taşıyla oynarken cüzzamlı ıssızlık,
Bir güldüm, bir ağladım sonu yine yalnızlık...
..

Devamını Oku
Nevres Kip

Nakkaştan geçmiş letafet huyla su olmuş sana
Mah süzülmüş fezadan envar-ı hoş olmuş sana

Şefkatin pür-lem'adır rahmetin ince şu'a
Biri seng-i sabır birisi dil-i hoş olmuş sana

Sabırdan öte sabır var derununda ey ana
..

Devamını Oku
Emine Ersin

Bir düşünüş
İç çekiş dünyaya
Çaresizliği bedenin
Yüreğinin bu rüyaya
Sabah yok
Bu ne gece böyle
Gecede bir ışık
..

Devamını Oku
Necdet Erem

Olaylar çoğunlukla insanı öyle zorlar ki!

Yaşam anlamlı bir sonuca yönlendirilmez,
sabır ve tevekkül ile karşılanmaz ise, insanı dünyaya geldiğine de geleceğine de bin pişman eder.

Hayatı anlamlı yaşayanlar,
olaylar karşısında sabır ve tahammül gösterenler,
..

Devamını Oku
Hilal Erboyacı

Heyhat! Ne Ya sabır! kalmış ne de tahammül

Daha ‘A…’ derken hemen kötüye teamül
..

Devamını Oku
Muammer Çakır

Çörekleşen kinimi sabır taşı bilesin
Gökteki Bayrak inmez bunu böyle bilesin.
..

Devamını Oku
Nilüfer Gümüş

Nedendir seni gördüğümde
Dilim tutulur lal olur,yüreğim titrer
Söylemek istediklerim boğazımda kalır
Yüreğim pır pır titrerken,içim kan ağlar.


Sevgi emek işidir,emeksiz
..

Devamını Oku
Ramazan Ateş

Dertlerimi yük ettim ben,
Hep sırtımda taşıyorum.
Çarem çaresizlik oldu,
Ben onunla yaşıyorum.

Arada bir yoruluyor,
Yere düşüp kalıyorum,
..

Devamını Oku
Teoman Özgün

İman dört direk üstünde durur:
Sabır, irfan, adalet, cihat.
Sabır dört kısımdır:
Özlem, korku, çekinmek,
Tetikte durmak.
Cenneti özleyen dileklerden vazgeçer.
Cehennemden korkan haramlardan çekinir.
..

Devamını Oku
Dilek Burak

“Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun.
Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun.
Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın.
Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun.
Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun.
..

Devamını Oku
Ertuğrul Adem Karışan

Sabır, bir fidanı yetiştirip, meyve vermesini sağlamak değil;
O meyveyi yemeyi hak edecek birini bulabilmektir.
..

Devamını Oku
Yahya Akbulut

Sabır deme sakın…
Sabır deme!
Diri diri gözümün
önünde yanıyordun.

Cennetin gözleri
eğer açıksa...
..

Devamını Oku
Erhan Şen

Beklemek sabır ister
Ve beklemek, yutabilmektir
boğazında düğümlenen yalnızlığı
Çünkü beklenen her zaman gelmez

Sevmek yürek ister, sabır ile atan
Ve sevmek, hazmedebilmektir ihaneti
..

Devamını Oku