Her derde şifa sabır, sabırla diner sancı,
Sabırla perçinleşir müminlerin inancı .
..
Özledim kokunu, sesini, nefesini
Özledim anacığım mucukum deyişini
Korkuyorum seni sevmekten deyince
Sen sev anneciğim sev beni deyişini
Yavrucuğum seni çok seviyorum
İnşallah kavuşacağız biliyorum
..
Sabır,şükür,tevekkül,azim ve gayret.
Nedense Müslümana düşmüş hep hayret!
..
Sakın ola pamuğu kimse görmesin hakir
Israr ve sabır ile, demirde iz bırakır.
..
Sevdam kabul edilmiyor ki sabır!
Gönlümden gönlüne bağ kurulmuyor
Zorla da insana sevgi verilmiyor ki!
Umudum kırıldı, sabır gidiyorum…
Hayat ikinci lüksü vermiyor insana
Kaçırılan imkanlar gelmiyor bir daha
..
Yahu, sabır dediğin ateşten gömlek,
Giyersen yanacaksın; yanarken giyecek...
..
Sabır denen meziyet her kişide bulunmaz
Gerçek sabrı gösteren zamanımızda pek az
..
Taşın erimesi buzunkine hiç benzemez!
Sabır desenizde sabırsız olan dinlemez!
..
Uzaklarda bir kalem dolaşır
Bir sabır şekillenir mürekkep kuruluğunda
..
Seyreyle sen kainatı, fikir eyle, fikir eyle,
Bulmuşsun bunca nimeti, şükür eyle, şükür eyle,
Zamanı boşa geçirme, zikir eyle, zikir eyle,
Bilmiyorsan düşün hele, akıl gibi nimetin var,
İmanla küfrün arası, ince delinecek bir zar,
..
Şimdi bu gönül bahçeme her gün çile ekiyorum,
Hayatımı tespih yaptım, hep ya sabır çekiyorum.
..
Acıtır her kurşun anamın yüreğini
Civanının korkusu sarar her zerresini
Ilık ılık akar gözünden acısı
Tutmasalar vurur zorbanın zulmünü
Işıksız her meclise bomba olur
Ruhu çalınmış her elebaşına vicdan
Haktan bilirse ölümü; Ya Sabır!
..
İntikam kılıcı,
hırs kalkanını kullanan yenilmekten kurtulamaz.
Zafer,
sevgi süngüsünün ucunda,
saygı tankının kulesinde,
fedakârlı ve hoşgörü atomunun fünyesindedir.
..
Yaşamda her şey değişime tabidir. Değişim dahi değişkendir. Sadece farklı değişim süreçleri vardır ki; su akıp yatağını bulana dek dağılır ve etrafını dağıtır birazcık. Ve akan su temizlenir, arınır. Önüne setler konuldukça ağırlaşır, inadına yol almaya çalışır... Ya yıkar geçer, ya taşar gider... Oysa akışına bırakılsa, er geç durulur; suyuna gelir karışır... İyisi mi; sabır! Çabayı değiştirmeye değil; değişime yön vermede sarf etmek gerek. Akan suya set olmaktansa, yatağına yön olmak gerek!
..
Elem, keder, hastalık; günahlara kefaret;
Yeter ki bil Mevlâyı, olma nefse esaret.
Görmek, duymak, hissetmek, akıl ne yüce nimet;
Bunca gözlerin varken, bu ne deli cesaret.
Bu demler geçicidir, etme câna eziyet;
..
Ne sevdiğin bellidir ne beni sevmediğin
Çelişkiler içinde, dünle bugün dediğin
Sanırım benim gibi yok bedel ödediğin
Güldüreceksen güldür, öldüreceksen öldür
Bil ki senin varlığın, benim için ödüldür
..
Bu gece şiir yazmak gelmedi içimden. Çünkü yüreğimdeki istasyonda tren boşalmaktaydı ve duygusal yolculuklarımın hesabını aklım sormaktaydı. İlk önce ellerini yitirmiş bir çocuk gibi güle oynaya hiçbir el sallayamamışlığım geldi aklıma ve sonra bir kez olsun kulaklarını tıkayanlara haykırışlarımı duyuramamışlığım. Bir de doya doya yaşayamamışlığım geldi aklıma. Bir tarafım hep aç kalmıştı ve açlık en çok yüreğimi vurmuştu. Bu yüzden sevgiyle büyüdü bende buğday başakları.Sabırla büyüdü bende armut ağaçları. Tabi sen bilmezsin armut ağaçlarının ve buğday tarlalarının ne kadar güzel olduğunu. Bu yüzden beni anlayamazsın. Acılarını benle beraber büyütmedin ki sen. Hangi yağmur altında ıslandı çıplak ayakların. Hangi rüzgar darmadağın etti ki dünyanı.S en dağ çiçeklerinin kokusunu ta içinde duyardın ve rüzgar gelir saçlarını okşardı. Sonra o rüzgar gelir benim bütün dalımı budağımı kırardı. Koklayacak bir gül bırakmazdı.
Şimdi söyler misin bana bu aşk nereye kadar. Sen bir kere hiç trene binmedin ki. Nereden bileceksin kaçak yolcuların kaçışlarını? Ve hiç kasaba görmedin ki nereden bileceksin rayların üzerine düşen intiharları?
Sen eline hiç silah almadın ki. Yaşamanın yasak olduğu bir yerde pusuya düşenleri öldürmenin yasak olmadığını nerden bileceksin. İnsanları arkadan vurmanın savaş meydanında bir ganimet olabileceğini nereden bileceksin ki? Kazanılan zaferin ardından atılan çığlıkların mağlup olanların yüreğine bir ok gibi saplandığını nerden bileceksin ki?
Bu gece şiir yazmak gelmedi içimden. Çünkü yüreğimdeki istasyonda tren boşalmaktaydı ve içinden kolsuz bacaksız çocuklar çıkmaktaydı. Onlara verecek şiir tadında bir ekmek bulamadım. Onlara uzatacak gül dalı niyetine bir mısra bulamadım. Ne mehtap, güzel yüzlü bir sevgiliye benziyordu ne de yıldızlar umut ışığına. Düğümlendi bende sözcükler. Bir bilmece oldu cümleler.
Her şey sözcüklerle başlamamış mıydı zaten. Titrek dudaklarından ıpıslak cümleler yüreğimin obasına sağanak sağanak boşalırdı. Gül tadında sevgiler büyütürdüm sana. Yine o sözcüklerle sabır taşlarına bir yosun misali dolanırdı kollarım. Ve yine o sabır taşlarıyla ördüğüm her duvara gül kokulu sevgileri tırnaklarımla dikerdim. Sana şiir yazacak parmaklarım yok artık. Ve güller avuçlarımdan çoktan döküldü. Bütün bedenimi hazan bahçelerinin hüznü kapladı. Kırıldı kollarım ve bacaklarım. Sarardı benzim.Tükendi nefesim. Bu sefer sustu dudaklarım. Bir kelime, bir cümle, bir paragraf olamıyorsun bana artık.Ş iir tadı kalmadı sende. Mısra mısra çözüldü bana bıraktığın buz kırıntıların. Ve son kez kelimeler de sustu. Kelepçelendi dilim.
Şimdi tanıdık bir masalın sisli bulvarlarında dolaşırken kalemim yüreğime saplandı. Şiirim kana bulandı. Beni şiire mahkum eden sendin. Çünkü haykırışlarını duyuramayanların varacağı son yer şiirdi. Son nokta ise gül kokulu cümlelerdi.
..
Oturduğum yerde kalakaldım ben
Şaşırdım düzene yaya kaldım ben
Bu kadar da olmaz şaşkınlıktayım;
Çarkın bozulmuş, gelme istemem!
Yeşildir tabiatın rengi çok yerde
Bir gül için, bülbül gezer her yerde
..