İlmin başı sabırdır…….Dini hikayeler
Yirmi yaşında bir genç, deli Hüseyin adı
Bir ocağın umudu, annesinin muradı
Annesi pek ihtiyar, yatalaktı hastaydı
Oğlunu yönetmeye becerikli, ustaydı
Dedi ki oğulcuğum evini kurmalısın
benim bakımım için kafanı yormalısın
Toplandı komşuları bir düğün eylediler
Türlü yemekler yendi maniler söylediler
O köyün hocaları yemek yiyip, kaldılar
Çaylarını içerken muhabbete daldılar
Sohbetleri uzadı çok sert tartışırlardı
Kavga olacak anda hemen barışırlardı
Ne yalan yere yemin ne bir küfür derlerdi
Bir kaç konu hakkında ihtilaf ederlerdi
Münakaşa ateşli farklıydı fikirleri
Okurlardı arada istiğfar zikirleri
Hüseyin hayret eder sorar bunu sırrını
Bunlar ne bicim insan, kırmazlar birbirini
Söyler ki ey yarenler nedir konuştuğunuz?
Nedir akşamdan beri hilafa düştüğünüz?
Aklımın ermediği neden dövüşmezsiniz?
Erkek değil misiniz. niçin sövüşmezsiniz?
Yerinizde olsaydım herkesi sustururdum
Şurada tekme tokat fırtına estirirdim
Hocalardan biri der; evladım beni dinle
Senin söylediklerin hiç bağdaşmazlar din’le
Biz alim insanlarız biliriz ar edebi,
Tanırız dört mezhebi, hem okuduk mektebi.
Elbette bir olamaz bilen ile bilmeyen
İşte böyle şaşırır hocaları dinleyen.
Eğer bilmiş olsaydın böyle bir şey sormazdın
Hayır olan işleri asla şerre yormazdın.
Peygambere ilk emir oku diye olmuştur.
Bu emir sayesinde cihan nurla dolmuştur
Senin yaşın yirmidir okumak geçti sanma
Sen de alim olursun git cihat et usanma.
Müderrisler bulursun İstanbul’a gidersen
Oraya gitmen gerek alim olmak istersen
İlim Çinde de olsa durma git onu ara
Müslüman öğrenmeli ta beşikten mezara.
Bu sözler Hüseyin’in gönlüne yer eyledi
Sabah olunca hemen hanımına söyledi
Bak hanım bu çayırla, şu tarla, şu bağ benim
Hizmetini iyi yap yalnız annem sağ benim.
Ben ilim öğrenmeye gurbete gidiyorum.
Yaşlı annemi sana emanet ediyorum
Zekiyim çalışkanım pek yakında dönerim
Sabret, yolumu gözle sana budur önerim
Derken gurbet uzadı yıllar geçti aradan
Tam otuz sene geçti ayrılalı oradan
Seneler geçti artık büyük hoca olmuştu
Üstadı ne hikmetse onu çömez bulmuştu
Müderrisine söyler izin ver de gideyim
Her kitabı bitirdim daha da ne edeyim
Hocası der ki ona bir sene daha bekle
İlmin tamamdır lakin biraz tecrübe ekle
Fakat artık dinlemez gideceğim der durur
Kendini zapt edemez artık galiptir gurur
Hocası müsaade eder de girer yola
Derken bir köye uğrar orada verir mola
Namaz vakti gelince hemen camiye koşar
İmam konuşmaktaydı, duyduklarına şaşar
Çünkü söyledikleri hepsi hurafe kelam
Hüseyin sabredemez karşı çıkar vesselam
O köyün cemaati savundular imamı
Hüseyin’e saldırdı köylülerin tamamı
Köyden çıkana kadar taşladılar hocayı
Zavallı ellerinden zor kurtardı paçayı
Onların arasından güçlük ile savuştu
Gerisin geri gidip hocasına kavuştu
Bir yıl daha eğleşip sonunda izin aldı
Tekrar köye uğrayıp aynı camiye daldı
İçeri girdiğinde baktı o eski imam
Bildiklerini okur eski tas eski hamam
Hüseyin hoca şimdi imamı metih eyler
Bundan bir saç edinen cennete girer söyler
Saç alan kurtulmuştur boylayacak cenneti
Bu hoca sizin köyde Allah’ın bir rahmeti
Köylüler talan eder imamın saclarını
Saç bitince çekerler sakalın uçlarını
Bir yıl önce görmüştü İmam Yusuf’u tanır
Geçen yıl ki olayı düşündükçe utanır
Bıldır cemaat seni perişan ettiğinde
Sorar ki ne okudun buradan gittiğinde
Hüseyin hoca der ki bilmek istersen şayet
Otuz yıl Din okudum, bir yıl ilmi siyaset
Oradan ayrılarak başka bir köye gider
Namaz vaktine kadar orada vaaz eder
Köylüler takdir edip hocayı çok severler
Onun derin ilmine hayran kalıp överler
İçlerinde bir köylü Yusuf hocaya sorar
İlmin başı nedir der soruya cevap arar
Hoca der ki ‘Bismillah’ kestirip attı hemen
Köylü der ki olmadı çok tuhaf böyle demen
Hoca der ‘Rabbiyessir’ veya ‘Elhamdülillah’
Yahut ‘İhlası şerif’ veyahut ‘Sübhanellah’.
Köylü der hayır değil, cevabı veremedin
Otuz bir yıl okudun sırrına eremedin
Hoca der bilemedim ne olur söyle bana
Köylü der öyle kolay öğretemem ben sana
Hoca der şartın nedir söyle kabul edeyim
İster beni çoban tut davarını güdeyim
Köylü der bir şartım var bir yıl bana kalırsan
Ben sana öğretirim bana köle olursan
Hoca da kabul eder bir sene hizmet eder
Bir senesi dolunca şimdi bana öğret der
Köylü der iyi dinle “sabırdır” ilmin başı
Sabır ile hal eder insan her müşkül işi
Hoca der ben bilirdim değil mi bana yazık
Bu kadarcık bir şeye attın büyük bir kazık
Böyle basit bir cevap moralini çok bozar
Allah’ından bul deyip köylüyü eder azar
Köylü der ki ne oldu bilemedin sorunca
Niçin sabredemedin bu cevabı görünce
İlmiyle amil olan katiyen düşmez dara
Bildiğinle amel et sakın atma kenara
Hoca da vedalaşır kalkıp köyüne gelir
Evini merak eder neler olmuş kim bilir
Pencereden bakarak içeriyi görüyor
Karısının yanında bir erkek oturuyor
Şefkatli bir şekilde sacını taramakta
Yusuf hoca çantadan bir silah aramakta
Kan tepesine çıktı şunu hemen vurayım
Aklına sabır gelir der ki biraz durayım
Evinden ayrılarak köy camiine girer
Cemaate göz atar inceler birer birer
Der yolcuyum bu köye eskiden çok uğrardım
Deli Hüseyin vardı ondan ben çok korkardım
Ne oldu nice oldu tanıyanınız var mı?
Bir de annesi vardı acep ona bakar mı.
Köylüler der ey kardeş yıllar oldu göçeli
Rahmetli annesi de on yıl oldu öleli
Okumaya gitmişti çok çabuk dönecekti
Karısı yalnız kaldı zavallı neler çekti
Bir çocuğu doğmuştu herhalde Yusuf ölmüş
Çocuk büyüdü artık bu köye imam olmuş
Annesinin yanına gideceğim demişti
Onu merak ederdi birkaç gün gitmemişti
Deli Hüseyin hemen ağlamaya başladı
O kadar heyecanlı dudağını dişledi
Ey köylü sen tavsiye eyledin bana sabrı
Tutmasaydım oğlumun kazılacaktı kabri
Hakkımı helal ettim çok sağ ol sen çok yaşa
Bela isabet eder sabır etmeyen başa
Köylüler sorar ona nedir kime çağırdın
Ne duydun birden böyle tuhaf tuhaf bağırdın
Bu sefer takdim eder açıkça künyesini
Hayretlere düşürür orada cümlesini
Oğlu namaza gelir tanışır babasıyla
Baba hoş geldin söyler saygılı edasıyla
Orada bulunanlar hoş sohbet eylediler
İlmin başı elbette sabırdır söylediler
Şair Mikdat Bal
Kayıt Tarihi : 10.3.2005 01:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu tür şiirlerin bir başka tadı var.
Kafiyeli ve kafiye uysun diye zorlama yok.
Güzel.
TÜM YORUMLAR (1)