Kaç yavrum yaşın senin?
Dört mü beş mi, kaç dişin var söyle?
Saçın başın darmadağın, burnunda sümüğün balon yapmış, sırtında gömleğin atletin yok; kıçından donun düşüyor…
Çırıl çıplaksın! ..
Ama güçlüsün, şişmiş bak pazuların, göğsün kabarmış, başın dik, gözlerin buğulu, parlak…
Üç tane tuğlayı nasıl da yüklendin öyle?
Yapı mı yapılacak, eviniz mi yok, nereye taşıyorsun o tuğlaları?
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem