bir günü
kırk gün gibi
yaşayamazsan
kırk günü
bir güne sığıdıramazsın
acılarınla barışık
gözlerim üşüdü
ışıklarını içtim güneşin
güneş tutuldu
dolunayın altındaydım
yüzüme yıldızlar düştü
o gün yorgun argın gelince
eve
atıverdim kendimi
döşeğin üzerine
tez dalmışım
düşümde bir rüzgar gördüm
dün gece
hayyam´ı gördüm düşümde
dedim:
´´ne olacak halimiz böyle
her gece meyhane neyhane´´
dedi:
zihnimin labirentinde kayboldu
bulutların neminde kalan yüreğim
kuşaksız iklimlerdeydim
karanlık günümün tozlu gecesin deydi
zülfüyare giren gözlerin
pusulasını şaşırmış
yüreğimin çöl coğrafyasında
saklı bir ben var kum fırtınalarında
öksüz bulutlar yetim rüzgarlar
küskün yağmurlar çöreklenmiş göz kapaklarıma
keman seslerinde saklı bir vals var benden uzakta
kefenime cep yaptırdım
şiirlerimi cebime koyun
burada aramayın
karadeniz´in
öteki ucunda
nazım´ın yanında
ışıkların kırılması gibi bir
yanılma mıydı
sana olan tutkunluğum
yoksa
çatlak bir bardakta
şarap içmek gibi yarım kalan
sevgili abiciğim ellerine yüreğine sağlık tam nokta atışları ile yazıyorsun gibi geliyor bana.. ben bile o kadarını yapamıyorum kalemine sağlık...
dostça sevgiyle kalman dileğimle