Özgeçmiş
SABAHATTİN ÇANKAYA
1921 yılında Niğde de doğan Sabahattin Çankaya nın şairliği 1935 yılında başlar ilk şiiri 1939 yılında yayınlanmıştır. Aruz ,hece ,serbest .Her üç vezni de büyük ustalıkla kullanmıştır. Halk tarzı ve Taşlama larında sanatının büyük ustalıkları görülür 1944 yılında ilk romanı basıldı. bununla pek uğraşmadı .Gülşehir nüfus kütüğüne kayıtlıdır.İlk ve Orta okulu Nevşehirde,Liseyi Haydarpaşada bitirdi bir süre Güzel sanatlar Akademisinde okuldu.1946 yılnda Ankara ya yerleşti ,1948 yılında Türkiye Kızılay Derneğine girdi, 1970 de önce Samsun da sonra Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde ilk şiir sergisi açmıştır 1963 mahalli seçimlerinde Çankaya İlçesinden Ankara İl Genel Meclisi üyesi seçildi.
Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Kamu Yönetimi İhtisas Bölümü bitirdi.Sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitü sünden Bankacılık sertifikası aldı.İSTİKLAL MADALYASI hamilidir.Macar Turan Tarih Akademisi Daimi Üyesidir.
Kendisine Avrupa Gümüş Hürriyet Nişanı verilmiştir.
Uzun yıllar birçok yüksel okulda, Sivil Savunmada ,Polis Akademisi ve Eğitim Merkezlerinde
Kız Teknik Yüksek Okulunda,Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesinin çeşitli bölümlerinde Öğretim Üyesi ve Görevlisi olarak çalıştı.
1970 ve 1978 yıllarında iki defa Hacca gitti.Kur'an ve Hadis üzerinde 1950 li yıllardan beri ilmi çalışma ve incelemelerini sürdürerek Dini bilgiler hazinesini arttırmaya çalıştı. Allah sevgisi işiir)le dolu dolu oldu HAK YOLU adlı eseri çalışmalarının ilkidir.
Sevgi dolu şiirlerinin yanında sert ve güçlü milli şiirler ve hertürlü kötülüğe karşı olan taşlamaçılığı da çok aşan hicviyeler yazdı.
Kitaplarından bazıları ikinci üçüncü baskılarını yaptı.
ELİF İLE YUSUF adlı efsanesi ondört yılda büyük bir çalışma ve inceleme sonunda meydana getirilmiştir.
Eserleri
BASILMIŞ KİTAPLARI:
Taş Yağmuru (hicivler) Aşktan Ölen adam (roman) ,.....Derim ki (şiir) , .....Cevap (şiir),
Aşk Üstüne, (şiir) Elif İle Yusuf( Manzum Efsane ) , Kızılay İnsanlık Hizmetinde ( İnceleme),
Namık Kemal (Biyoğrafi),Hak Yolu (Dini Şiirler )
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!