Sabahın hayrına durmuş sabırla
oturmuş sekiye
ocakta
üç ayaklı sacayakta
kahve cezvesi duman duman
illâsalı avıla abanmış bir kuşluk vakti
kuş sesleriyle şakıyor elvan elvan
bir de gökyüzü sunulmuş bahtına
ibrişim şalı salkım saçak
kâh duru mavi
kâh bulut
ak pak tostoparlak...
Sen bunları unut,diyor hellâlisi Hacer Hanıma
bulut üstümüzden gelip geçerce
mevsim yaprak dökerce
unut unutabildiğince
işte orada
Karakuz Ormanı bir kurşun menzili
ay karası,gün ortası,yaz kış demez
Dobruca komitacıları pusu tutar sinsi sinsi.
Yaşanılmaz, diyor vefalısı Hacer Hanım`a
yaşanılmaz gayri bu toprakta
Yusufumu vurdular
vurdular Yusuf`u
güpegündüz
uluorta
ve bir göç
şekillennip büyüyor beynin kılcal damarlarında
büyüdükçe çoğalıyor Köstence limanında
bir göç kıldan ince kılıçtan keskin
uzun gecelerce uzun
Dobruca`dan
Anadolu`ya.
Denizde vapur
omuzda Yusuf gidiyor
kefenden taşmış al kan delikanlılığı dal budak
gökyüzünde bulut gidiyor
gökyüzü ak pak tostoparlak
omuzdan omuza devrediyor yeşil örtülü tabut
ölümden ölüme devrediyor meşe tahtası teneşir
devreden göçlerdir
akşamdan sabaha
yıldan yıla
Dobruca`dan Anadolu`ya
uzun gecelerce uzun
bulutlarla haşır neşir.
Galip Sertel
Galip SertelKayıt Tarihi : 21.2.2012 13:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!