"Sabaha Kur Merdiveni..." Şiiri - Yorumlar

Mustafa Bay
65

ŞİİR


239

TAKİPÇİ

Yürürüm sanırlar
Üstünden atlayıp geçtiğim ipini koparmış taşlar.

Bir yanım devriktir oysa
Kolunu kaybetmemek için
Elini taşırım sürekli sol cebimde
Ne zaman gelip girersin kuş yuvalarına bilmem

Tamamını Oku
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara 13.10.2014 - 04:19

    İnsanlar hayatlarında bir kere buluğ acısı çekerler, fakat dehanın çocukları onu birçok kere çeker, zira böylece her defa gençleşirler
    Goethe
    Nedense bu sözü çağrıştırdı zihnimde şiir..

    Tebrikler

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren 13.10.2014 - 02:22

    ŞİİRİN BAŞLIĞINA BAKAR MISINIZ?...' Sabaha Kur Merdiveni...' Biraz muzip, biraz sevimli ve o kadar da ilginç... nedenini anlamak için finale kadar bir nefeste okumak gerek önce. Sonra tekrar, tadına vara okumak.

    Şiirlerinde genelde hep çocukluğuna daldırır bir kez kalemini Mustafa öğretmenim.. Oradan neler getirir neler...

    Bu sefer delik ceplerini getirmiş. Nasıl da doğal ve içten.

    Bir yanım devriktir oysa
    Kolunu kaybetmemek için
    Elini taşırım sürekli sol cebimde
    Ne zaman gelip girersin kuş yuvalarına bilmem
    Sıkça yoklarım çünkü
    Ta çocukluğumdan beri kesin biri deliktir

    VE SONRA:

    En çok çocuklar anlar halimizden
    -Derken senden de söz ediyorum dikkat edersen
    Üstelik aynı okula gitmemişken-

    Aynı okula gitmek şart mı ki öğretmenim?.. İnsan sevince yürek hep sevgilinin adını heceler.Kaleme de yazmak düşer elbette. Ne derler:
    ' DERVİŞİN ZİKRİ NEYSE ZİKRİ ODUR. '

    YA İKİ KİŞİLİK BAKAN GÜLÜMSEYEN GÖZLER...

    Yine de iki kişilik bakıyor gülümseyen gözler
    Ve biz de iki kişilik öpüyoruz hayatı
    Gülümseyen yerinden

    Ne güzeldi...

    Ellerin sıcağını paylaşmak da iyi fikirdi doğrusu.

    Sıcaklığı pay edebilmemiz için
    Sıraya bindirelim eldivenleri
    Sırayla giydirelim istersen ellerimizi

    Neden olmasın?... Çocukluğumda, köyümüze fındık toplamaya işçiler gelirdi uzak diyarlardan. Bahçeler evden uzaktı da, fındık ağaçlarının dibinde yerlerdi yemeklerini. Bazen kaşık sayısı eksik gelirdi. İşte o zaman bir kaşığı iki kişi paylaşırdı yemekte nöbetleşe... Kaşık bile paylaşılabiliyorsa eldiven neden paylaşılmasın?...

    Finalde ise mesaj yollu tatlı bir uyarı yapmış şair:

    Unutmamalısın
    Dayanıksız köşeleri bir kat fazla ördükçe
    Tıpkı yaşam gibi ikiye katlanır sağlamlığımız
    Hasta ve zayıf kuşları
    Sürüden kovan serçeleri gördükçe
    Uçup seken sözlerimi bir türlü tutamıyorum
    Bari sen tut beni en zayıf yanım sana tutkumdur zira

    Bütün zayıflıklar böyle olsa diyesi geliyor insanın.

    Ve son olarak da şiire ad veren dizeyi kullanıyor:



    Bir de güvenme şu akşamlara
    Çıkıp çıkıp gider aklım bulamam pencereni
    Ne olur ne olmaz
    Sabaha kur merdiveni…

    Derim ki; Sakın ha... Sabaha gören olur merdiveni sağdan soldan. İyisi mi yine gece gelmelidir seven. Pencereyi bulmak için de bir gece lambası yakmalıdır sevilen. Ama rengi illa da mavi olmalı. Zira mavi, umudun rengidir her zaman...

    İçinde bulunduğumuz şu yoğun gündemde biraz konulardan uzaklaşmak iyi geldi. Hele de böyle şirin bir şiir dili, akıcı bir üslupla yazılmış şiirlere rastlamak oldukça zor. Sizi yürekten kutluyorum öğretmenim. Gerçekten mükemmeldi.Nicelerine... saygım, sevgimle...


    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 13.10.2014 - 01:45

    Böyle bir şiire nasıl yorum yapılır bilemiyorum.Ne yazsam yeterli olmayacak beğenimi anlatmaya. Öyle ki kıskandım adeta.Kurnazlık yapıp bazı bölümlerini alayım dedim tırnak içinde ama her biri diğerinden öyle güzel imgelerle bezenmiş ki tebrik edip kutlamaktan başka bu emeğin hakkını yazacağım hiç bir kelime yeterince anlatamayacak anladım. ''Ama ben yine de bu bölümle nice şiirlere diyeyim.

    Çok kutluyorum kıymetli şair, sevgiyle

    'Bana “sakın ölme” diyorsun ya
    Özellikle öğle sonları üşüyorum bilesin
    Sıcaklığı pay edebilmemiz için
    Sıraya bindirelim eldivenleri
    Sırayla giydirelim istersen ellerimizi'

    Cevap Yaz
  • Volkan Aksal
    Volkan Aksal 13.10.2014 - 01:26

    aşk denilen tablonun yokuş mu yoksa bir kuş mu olduğunu düşündüm.. gökyüzüne de, yerin en ağır yüzüne de öyle yakın ki.. yolun hafif yada ağır oluşu karşılıklı bir işleyiş ve nakkaşlığa bağlı çünkü.. birinin rengini silik tutması yahut da aşırıya kaçırmasıyla tüm ahengin bozulabileceği bir tablo..ama rengini bulan yürekler için, bir sabah bir merdiven dayayıp yıldızlara değebilecek kadar da güzel elbette....... kutlarım hocam.. mükemmel bir şiirdi.. saygılar sunuyorum..

    Cevap Yaz
  • Senem Aygül
    Senem Aygül 13.10.2014 - 01:18

    Yürürüm sanırlar
    Üstünden atlayıp geçtiğim ipini koparmış taşlar
    Dalgınlığımı gözleyen gereksiz tümsekler
    Gereğinden çok çukurlar ...

    ZEYBEK HOCAM:Şiirinizi defalarca okudum,sonunda ilk kıtasına karar kıldım.Siz hayatı tarif ediyorsunuz,''ipini koparmış taşlar,gereksiz tümsekler ve gereğinden çok çukurlar''ayağımızın takılıp bizi bir seksen yere deviren engebelerdir,yaşamımızın her safhasında olduğu gibi...

    Bir yanım devriktir oysa
    Kolunu kaybetmemek için
    Elini taşırım sürekli sol cebimde ...

    Entresan bir durum,hasta bir vucuda yük olmaması için kol ,el sayesinde cebe girince,araz önleniyor.Burada yük olan kol mu ,el mi? Bence kol eğer devrilmeye nedense, vucuda yük olmuş demektir.

    Aslında bu harika bir aşk ve sevda anlatan bir şiir.''Ayakkabılarımı sorsan adını duyar duymaz
    Nasıl da hafifler '' Sizi ve şiirinizi yürekten kutluyorum.Her kıtasına yorum yazılabilir.Sayfalar yetmez bance,kaleminiz daimi olsun,müthiş bir anlatım ! Tebrik ediyorum.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 125 tane yorum bulunmakta