Bıçak perde yarar gibi;
İnecek yer arar gibi.
Bir acelesi var gibi
Karanlığı deldi sabah.
Gök fecirden nakıştı.
Dağlar dağlara bakıştı.
Maveradan bir akıştı.
Işık ışık seldi sabah.
Semavattan ine ine,
Gece üstüne mine,
Karanlıklar üzerine,
Örtülen bir tüldü, sabah.
Beyaz tül dokusuyla,
Muhammed’in kokusuyla;
Müezzinin oku’suyla;
Ezan ile geldi sabah
Kızgın çölde kavrulan,
Kutuplardan çevrilen;
Yar eteğinden savrulan,
Ilgıt ılgıt yeldi sabah.
Çalar saat zili çaldı.
Telli horoz nöbet aldı.
Düşlerimiz yarım kaldı,
Uykumuzu böldü sabah.
Hayat geldi; dağa, kıra.
Güneş yandı, söndü çıra.
Gökyüzünden, zifir kara
Süpürülen küldü sabah.
Geldi her mekana girdi.
Altı yön; her yana girdi.
Serin serin kana girdi.
Az aklımı çeldi sabah.
Bulutlarla puslu idi,
Şebnem ile süslü idi.
Sanki biraz yaslı idi,
Bizi görüp, güldü sabah.
Aydınlandı Acem, Turan.
Bir mucizedir, o nur an.
Yüzlerimden öpe duran,
Yar zülfünden teldi sabah.
Bu feryadım, ilk ah değil.
Düşü kurmak günah değil.
Işık tutan sabah değil,
Belki de Veysel’di sabah.
Kayıt Tarihi : 3.9.2012 21:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Veysel Soysal](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/09/03/sabah-102.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!