SAATİN GONGU
Mıhlanmış duvara
Kıpırdamaz yerinden
Seyreder geleni geçeni
İnceden inceden
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Var/olan her şeyin gelip geçmesine karşın zaman hep zaman olarak kalıyor. 'Annlam yüklülük' bir ölçüde aşılarak zamanın EINSTEIN tarafından 1915 yılında 'zamanın izafi - görece' olduğu kanıtlanana kadar bu kavramın neleri ifade etttiği kesin bilinmiyordu. Evrende her şey sürekli devinir sadece zaman bakar, zamanın bir anlamı olsa gerek ama nereye kadar?...Kutluyorum, sevgiler, başarılar...+...+
Anlam yüklü değerli paylaşımınızı yürekten kutluyorum..+.+. Saygı ve sevgi ile kalın.
Hikmet YURDAER
Geçen biziz zamanın içinden neler bırakıp giderken , değerli şairime saygıyla + + ...............asena
Ne kadar güzel bir konu vede şiir.Aslında geçip giden zaman mı biz mi,elbette biz; sanki bir nefes gibi....Saygılar...
Zaman bizlere göre göreceli bir kavram.
Zaman icinde yaşadığımız an.
O anın kıymetini bilmek LAZIM.
DÜN DÜNDE KALDI CANCAGIZIM
YARINA ÇIKACAĞIMIZ DA MEÇHUL
İYİSİ MI BİZ İCİNDE BULUNDUĞUMUZ ANIN DEGERİNİ BİLELİM
DİYE ŞEMS E HİTP EDEN MEVLANA cok guzel özetliyor.
Yürekten tebrikler dimağlarda iz BIRAKAN Enfes dizelere.
SAYGİMLA
BİZ GEÇİYORUZ...
Geçmek denilince ilk aklımıza gelen anlamı bir şeyin önüne geçmek, bir şeyi geride bırakmak, kendinden öndekini arkada bırakmak vb anlamları aklımıza gelir.
Başka, sınıf geçmek, sıkıntıdan kurtulmak (maddi yönden iyi duruma geçmek), kendinden geçmek / bayılmak veya çok aşırı beğenmek… Deyim olarak da o kadar çok anlamlar yüklenir ki…
Bir de yeşil sebzelerin, meyvelerin, çiçeklerin geçmesi vardır. Pörsümek, buruşmak, tazeliğini kaybetmek gibi anlamlarda kullanılır.
Tik - taklar nereye gidecek derken…
Sadece ses çıkaran nesnelerle dost olmak, onların seslerine ses vermek ve hatta zaman zaman onlarla aynı dili konuşmak malum insanların (yanlış anlaşılmasın efendim, heyheylilerden bahsetmiyorum) yani kafasını dinleyenlerin işi.
Televizyon, radyo, telefon, musluk, ev aletlerinin, beyaz eşyaların sesleri… İşte hayata canlılık katan, hareket katan nesneler.
Ses olmadan hayat ölüm uykusuna yatmış sayılır.
Şaire, duvardaki saatin tiktaklarını dinlemektedir. Belki de uykusuz geçen bir gecenin emaresi. Sanki geleni geçeni seyreder gibidir, asıldığı duvardan. Lakin hayat onun için de devam etmekte. Çalışıyor, hem de saat gibi… Ne de olsa saat.
Kendi arasında, kendisiyle yarışan parçaları da var. Ayaklarla yarışan kollar gibi. Akılla yarışan kalp gibi.
Biri hep öndedir, bir onu takip etmeye çalışır. Akrebin yelkovanı takibi gibi. Güzel olan, en az saat başı bir araya gelmeleri. Yani birbirlerinden çok uzun süreli ayrı kalmayışları, imrendiriyor böylesi ayrılığı ve yeniden kavuşmayı.
Bilirler ki, olumsuzluk yok. Sonuçsuzluk yok. Her şey diledikleri gibi sürüp gitmekte. Uyumaya da gerek yok, kavuşmanın hazzıyla, her saat o heyecanı yaşama arzusuyla…
Benim saatim geldi, ne mutlu bana. Kavuşma, kucaklaşma zamanı der gibi sesini duyurur sevinçle, etrafına ve kendi gibi dönüp giden zamana.
Muhteşem bir final.
Giden zaman değildir. Duvara asılmış saat bile kendi ahesteliğinde, kendi ahenginde zamanı şaşırtmakta.
Dönen mekanik nesne… Zaman ne mekanik, ne de organik…
Gerçekten geçiyor mu?
Gerçekten zaman denilen bir şey var mı?
Ancak şurası kesin ve gerçek. Geçen zaman değil, biziz. Ama zamanın içinde, ama dışında.
Geçen zamanla geçiyoruz bizler de.
Yavaş yavaş canlılığımızı kaybediyor, tazeliğimizi yitiriyoruz.
Heyecanlarımız azalıyor, isteklerimiz önemsizleşiyor…
Amaçlarımız her geçen gün azalıyor. Kendimiz için yaşamak yerine başka hedeflere, başka yakın hayatlara, başka canlılara yöneliyoruz.
Kendimizi çevremizle bütünleştiriyor, her nesnede, her canlıda kendimizi görür oluyoruz.
*
Güzel ve anlamlı olmuş.
Okumasını, görmesini, algılamasını biliyorsa insan…
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun efendim.
Dostça ve sağlıcakla kalınız.
11 Mart 2013
Hikmet Çiftçi
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Gerçekle simetri oluşturan şiirsel algılar...
Yaşama/insana değgin.
Kutluyorum.
Erdemle.
Bu şiiriniz bana 'duvar saatleri' başlıklı eski tarihli bir şiirimi anımsattı...
İçtenlikle kutluyorum çalışmanızı...
DUVAR SAATLERİ
benim duvarımda bir saat asılı
içinde bir kuş saklı.
görüyorum.
ellerini tutsam
onula ıslansam
su içmesini annesiz
kanat çırpmasını kanatsız
ben öğretsem.
ben öğretsem
uzatıp penceresinden başını
merhaba diye bağırmasını …
şimalden bir rüzgar gibi
cenuba inmesini.
senin duvarında bir saat asılı
içinde bir kuş saklı.
görmüyorsun.
Cevat Çeştepe
Bu şiir ile ilgili 8 tane yorum bulunmakta