Saat iki kırk beş, Pazartesi
güneşe tırmandım
kanadımda şarap tortusu
deniz., dalgasız
İstavrit rüyasında balıkçılar
Salı
simit peşindeyim
kaptan güvertede paslı güneşi onarıyor
sabırsız deniz
göğün sirenine karışmış çığlığım
Çarşamba
kayalıkla kolkola, ıslıklıyoruz mor güvercini
sincapları saydık
dalgaları da
Saat iki kırk beş, haylaz Perşembe
sofrasındayım ihtiyar iskelenin
Sirkeci vapuruna çeyrek saat
bulut yağıyor yalnızlığımıza
Stavros bana bakmıyor
üşüyen dudaklarımı ısırdı Elena
Hakkı Baba oltasını suçluyor
ağlıyoruz
Saat karanlık, günlerden Perşembe
Galata köprüsü merdiven dayamış sevdiğim yakamoza
isyanda Haliç
yolculuk başlıyor, karnım hala aç
kanadımı kırıp, rüzgara saklanıyorum
gözlerim akıyor sandalların isimlerine
bir bir ezberliyoruz
şehri gözlerimle vuruyorum, kimse ölmüyor!
Saat karanlığın biraz ötesi
İstanbul susuyor
kapılar susuyor
anahtar susuyor
konuşamıyoruz
Kayıt Tarihi : 10.10.2018 13:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!