Okyanus olsam; okuyan usunda kalsam.Yanaklarından süzülen damlaların toptancısı olsam, seni pazarlasam içimdeki algının dalgalarına imkansızlık kendine gelir mi ki?
*Sensiz şehrin yoklarında senli şehirler kursam, kurlarınla gelip kalsan.
Ama fark ettim ki gidişinle bütün renkli düşlerim yıkılmış, yakılmış, masallara sığınmış bir peri gibi Kaf’ın ardında Kafka kılmış.
*Kış uykusuna kalmış hediyelik bir ayıcığın var bende kalan. Hep uyuyor.Dün uyandı, uyanmışlığını sordu:
…: Sadece siyah ya da kırmızıların var.Başka rengi yok mu aşkın.Kırmızı tutkunuzu, siyah acılarınızın cevazı.
Onun gidişini acıyla tartman doğru mu ki? Sen manav mısın ki? Onun ağırlığını bilmiyor musun ki? Ya da onun ezberlerini okumadın mı giderken, gelirken, sende kalırken.Şimdi daranızı bozan tartısında hangi içsel olayınız var.
-Neden siyahlarını sürdü bahtına? Niçin kırmızılarını sakladı senden.Oysa o gülün yeni tanımıydın.O, aşkınızı güle, gülünüzü aşk külüne, sizi sevdanıza kul kılan meftun ceylan gözlerinin son bakışıydı.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış