S/izdüşümler-VIII (Din Projesi)

Uğur Deniz Ülkegül
279

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

S/izdüşümler-VIII (Din Projesi)

Yorumsuz............

...................................................................................

Kasım 1996’da, ABD’nin devlet sekreteri Warren Christopher, “Din ve inanç hürriyetini yaygınlaştırmanın Birleşik Devletler’in çıkarlarının arttırılmasını sağlayacağı” gerekçesiyle ACRFA (Advisory Committee on Religious Freedom Abroad / Dış Ülkelerde Din Hürriyeti Danışma Komitesi) ‘yi oluşturdu.

Bu yeni kurumlaşmanın gerekçesi olarak:

“ABD’nin kuruluşunun temelinde dinsel kurumların bulunduğunu ve Birleşik Devletlerin dünyada din hürriyetini gözetleyerek yaptırımlarda bulunma hakkı olduğu belirtildi.”

23 Ocak 1998’de, “Din ve inanç hürriyetinin yayılmasının ABD dış politikasında birincil önceliğe sahip olmasını,” Dışişleri bakanlığı bünyesinde bir “Uluslararası Din Hürriyeti Bürosu” kurulmasını sağlayacak yasa taslağı hazırlandı.

……………………………………………………………………

“Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden, destek almak değil, Amerikalılar istemezlerse kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar.Bu realite kabul edilmeli. Amerika göz ardı edilerek şurada, burada bir iş yapmaya kalkılmamalı.”

Fethullah Gülen
Fethullah Hoca ile New York Sohbeti-4
Yeniyüzyıl, 23 Temmuz 1997

………………………………………………………………………

“Dinsel özgürlük taahhüdümüz Amerikan ideallerinin ifade edilmesinin de üstündedir ve dünyadaki gücümüzün temel kaynağıdır.”

Madeleine Korbel Albright
ABD Dışişleri Bakanı

………………………………………………………………………

Sevgi Erenerol, İstanbul’un 3 parçaya bölünmek istendiğine dair Küresel projenin altını çizdi, önceki günkü Yeni Mesaj’ın haberinde.
Üç parçalı İstanbul projesi “yeni dünya dizaynı”nı hayal edenlerin en büyük emeli. Bu amaçla büyük emek sarfediyorlar, büyük paralar harcıyorlar, etkili adamları satın alıyorlar. Bu konuyu biraz irdeleyelim bugün:

Suriçi İstanbul’unu Ortodoks bir din devletinin coğrafi alanı haline getirmek için “belgelenmiş dış kaynaklar” var.

Mesela bunlardan biri:
Fatih Belediyesi’ne 1998 tarihli Avrupa Birliği ve NED (Amerikan Ulusal Demokrasi Fonu) tarafından
17.293.000 euro aktarılmış.

ABD’nin küresel sömürü amacıyla kurduğu NED kayıtlarında bu yardım şöyle yer alıyor.

“Finansal Anlaşma No: DG LA–/METQ/02–98/
Operasyonel ortak: Fatih Belediyesi/Proje: Balat ve Fener mahallerinin iyileştirilmesi
Toplam Tutarı: 17.293.000 euro /AB katkısı:7000.000 euro) .

Kayıtlar açık ve net:
Balat ve Fener mahalleri diye adı geçen Patrikhane’nin etrafını çevreleyen ve “ekümen kartvizitli” Patrik
Bartholemeos’un ilgi alanı içinde yer alıyor.
Amerika ve AB ortaklaşa Fener–Balat Rehabilitasyonu çerçevesinde 17 milyon dolar artarmış Fatih Belediyesi’ne.

Peki parayı aktaran NED adlı kuruluş nedir ve ne işi vardır?

NED (National Endowment for Democracy) 1983 sonlarında ABD Kongresi’nin kararıyla kuruldu. Tamamen ABD hükümetinin kontrolünde ucu CIA’ye uzanan bir kurum.
CIA emeklisi Ralp Mcghee, NED’nin görev sahasını şöyle tanımlıyor: “CIA’ın ülkelerin karıştırılması, operasyonlarında kullanılan bir çok işlevinin NED’ye transfer edilmesiyle Demokrasi için Ulusal Fon’un kullanımına geçildi. CIA’nın örtülü eylemlerine ek olarak Ulusal Kalkınma Ajansı (AID) ve Birleşik Devletler İstihbarat Ajansı (USIA) da ‘demokrasi yayma’ operasyonlarında yer almaktadır. Avrupa’da yerleşik ve çoğu ABD tarafından parayla beslenen hükümet dışı örgütler
(NGO) de doğrudan ya da dolaylı olarak bu operasyonlar da yer alıyorlar.”
Peki, direkt olarak Amerika’ya ve CIA’ya bağlanan bu NED’den Türkiye’de para alan kurum, dernek,
vakıf, şahıs vs. var mı?

Meselenin mihenk noktası bu zaten.

NED’nin en çok para aktardığı ülkelerden biri Türkiye?

Amerika; dinleri, kültürleri, kimlikleri, rejimleri kendi istediği formata sokmak için dünyanın değişik yerlerinde olduğu gibi Türkiye’de de pek çok sivil toplum örgütüne paralar aktarıyor, onları yönlendiriyor.

Muharrem Bayraktar
Yeni Mesaj, 27-5-2004

…………………………………………………………………………………
“Tüm Müslümanların, tıpkı köpekler gibi, ortak nitelikleri vardır. Köpek, kedi gibi bir hayvan değildir, her ne kadarher iki cinsin de çeşitli türleri bulunsa da...
Aşırı bir Hıristiyan, Cennet Bahçeleri’nin gerçekten var olduğuna inanır, aşırı bir Müslüman ise binalara saldırı uçuşları yapar-arada büyük fark vardır...
Müslümanların da tıpkı Naziler gibi gündemlerinde küresel cihat bulunmaktadır...
Müslümanlar bizim hayatımıza karşı tehdit oluşturmaktadırlar...
Milyonlarca kişinin karşı olduğu şey, Müslümanların kara suratları değildir, İslam’ın kara kalbidir..” [1]

Will Cummins
Sunday Telegraph
25 Temmuz 2004

……………………………………………………………………….

Fener Rum Patrikanesi, Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak için, “Etniki Eterya” adlı bir yer altı terörist örgütü
kurmuş ve bu örgütün militanlarını da Ruhban Okulu’nda yetiştirmiştir.Binlerce Müslümanın öldürüldüğü Mora isyanı
sonrası, Padişah II.Mahmut, Patrikaneye baskın yaptırır ve isyanın Patrik tarafından örgütlenmiş olduğunu kanıtlayan
belgeler ele geçirilir.

İsyanı örgütleyen Patrik Gregorius, Patrikanenin giriş kapısında aslır, yıl 1821. Bu kapıya sonradan “kin kapısı”
adı verilir ve kapı kitlenir.

Bu kapı 183 yıldır kilitli durmaktadır.

Patrikane’nin bulunduğu sokağa, Patrik’i astıran paşanın adı verilir: Sadrazam Ali Paşa Sokağı. Ancak, Patrikane
yazışma ve adres bildirimlerinde, üzerinde ikamet ettiği sokağın adını hiçbir zaman yazmaz, anmaz.Gazi Mustafa Kemal,
Patrikane hakkında, 23 Ocak 1923’de şunları söyler:

“Bir fesat ve hıyanet ocağı olan, memlekette ayrılık ve uyuşmazlık tohumları saçan, Hıristiyan
hemşerilerimizin huzur ve refahı için uğursuzluk ve felaket timsali olan Fener Rum Patrikanesi’ni
artık topraklarımızda barındıramayız.”

T.C. yasalarına göre, Eyüp Kaymakamlığı’na bağlı olan Patrik,“ekümenlik” yani “evrensellik” ünvanı peşinde koşmakta,
yurt dışında kendisini tanıtırken “İstanbul” adını asla kullanmamakta, “Konstantinapol” demektedir.

Müdafaa-i Hukuk Dergisi
23 Ağustos 2004

…………………………………………………………

“Bartholomeos, Ekümenik Patrik unvanına sahip olur olmaz ilk icraat olarak Ruhban Okulu’nu açacaktır. Ruhbanlar için Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma zorunluluğu kalkacak, dolayısıyla dışarıdan öğrenci ithal edecekler. En korkulan nokta ise bunun Vatikan usulü olmasıdır. Bu noktaya gelindiği an ‘İstanbul bizimdir’ deyip mal varlıklarını talep edecekler. Atina’da Rum mal varlığı ile ilgili çalışmalar vardır. Uygun bir zamanda Lahey Adalet Divanı’na gideceklerdir”.

Selçuk Erenerol
Türk Ortodoks Patriği

Uğur Deniz Ülkegül
Kayıt Tarihi : 17.4.2005 09:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Uğur Deniz Ülkegül