Sen hiç rüzgârın vuruşunu gördün mü
Buğday tarlalarına...
Taş atılmış göl gibi başakların,
Dalga dalga dans edişini gördün mü?
Güneşe göre yön değiştiren,
Ay çiçeklerini seyrettin mi hiç?
Sarı- beyaz giyinmiş gelin gibi
Mağrur ve nazlı nazlı salınırken,
Sana benzerler...
Sonbaharı uğurlarken krizantemler,
Kış ortasında topak topak,
Renk renk açar gardenyalar.
Asidir kardelenler.
Yağmura, ayaza, borana inat
Boyun eğmezler zemheriye...
Karlı dağların doruğunda
Gördün mü onları sen hiç?
En çok nilüferlere şaşırırım
Nasıl da boğulmazlar su içinde
Yarış ederler
Güzelliklerini göstermek için
Göllerin gülleridir onlar
Yüzerken gördün mü onları sen hiç...
Mevsimin ilkbahara dönüşünde
Göçmen kuşların geri gelişinde
Gelinciklerle çiğdemlerle bezenmiş
Kekik kokulu yaylalarda
Anasıyla oynaşan
Kınalı kuzuları okşadın mı?
Tadına vardın mı oynaşmanın sen hiç?
Bozkırlarında koşması bir başkadır
Al yeleli, ak yeleli tayların.
Obalarında koşması bir başkadır
Bağrı yanık gönlü zengin ozanların
Aşkları tükenmeyen Ferhat’larıyla
Canları, cananlarıyla
Sevdalarını türkülere, şiirlere vuran
Böylesine güzel insanların içinde
Sen seni gördün mü hiç?
Bu sevenin içinde
Kayıt Tarihi : 5.12.2001 16:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!