rüzgârın oyduğu boşluğumu
kanat darbeleriyle yoklayan gecenin
koynunda, düştüm yoluna.
hep mezar kazıyordu melekler
kara bir gök içimden geçti.
bacaklarım paramparça ilerledim soluksuz
kanayan dudaklarındaki fısıltılı göğe
erişmek için deniz felâketlerinin.
az ötedeydi hep dünyanın ucu
ve gece ölüme meşru bir ihanetti.
rüzgârı geçtiğimde dolunay başlamıştı
biten günlerin üzerinden, geçtim
kanatan haritaların ölçüsüz yalnızlığıyla
anıtsal mahremiyetleri, uyuyordu
rüyaların son yanardağı
içten içe kaynayan mağmanın
kuruyan ince dallarıyla.
kanser ve plato genişledi
ayaklarımın altından kayarken
sabah gösterisi tanrıların.
yükselen güneşin aşamadığı bir dalgaydı
okyanusları içinde barındıran son damla.
rüzgârın oyduğu boşluğumu
sınırlarına bıraktım
çölyağmurkuşundan kopan tüy ağırlığının.
vahşi bir yokluk zorladıkça bedenimi
iptal edilmiş bir tini tene zorladım
kısır bir bakışla üzerime serildi gün.
dik bir sokağın ucunda yanan
kara ışıklara uzandım
can çekişen bir ölümsüzlük
tüm kudretiyle uyuttu gözlerimi.
mümkünsüz bir kıyı
dalgaların içinde eridi
ses zamanın sonsuzluğunu giyindi
ve dönüş yolu kalmadı
herşey uğultuyla devrildi
gözlerinin ıssız inkârına
yitirmek algının en alımlı adımıydı
Adem AkıncıoğluKayıt Tarihi : 30.12.2003 02:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!