Derya içre deryadan habersiz b-alıklar gibi
Ummanı içimizde taşır da
Seyyah gibi dışımızda ararız
Bakabilsek içimize
Göreceğiz gizli denizlerimizi
Dalmayı bilebilsek sessizce
Dolacağız yavaş yavaş, hacmimizce!
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Devamını Oku
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Nihayet şiir gibi şiir okudum. Çok güzeldi.
İçtenlikle kutlarım yazan yüreğinizi kaleminizi. Sevgimle..
Şimdi
Ver elini
İflah olmaz bu ağır romantik
Yine leyla-k kokusu geçiyor
Lacivert gecenin derininden
Hadi
Rüzgârın ateşle dansını anlat bana
///En şahanesinden…tebriklerrrrrr bu güzel dizelere
Çok Güzeldi..
Emeğine o güzelşair yüreğine sağlık sevgili İnci hanım..
Tebrik ediyorum..
Tam puanımla..
Saygı ve Selamlarımla..
*
Duydum ki, İnci kabuklarının Kabuklarının Nisanda
derinliklerden yükseldiği ve Ağızlarını
Gökyüzüne açtıkları bir deniz varmış.
Sis de yükselir ve sonra yağmur olarak düşer.
Her Açık ağza birkaç damla düşer,
Kabuklar kapanır ve Tekrar düşer
Kalpleri Oluşacak bir İNCİ'yle Dolu.
*
Çok Zaman Sonra, dalgıç iner
Ve Çok Değerli bir Cevher çıkarır.
Çok Uzun zaman önce İlahi Nefes İçimize daldı
Ve Şimdi de Ara Ara dalıyor,
Battaniyesinde Binlerce İNCİ Sarılı....
Kim?
Kim anlatacak şimdi yıldızlı semaların suya vuran görkemini
Gül dibinde kanayan bülbülün sinesini kim?
Dibe vuran kum tanesinin sedefli çilesini
Ateşin rüzgâra
Rüzgârın dağa
Yağmur gibi çınarın toprağa olan sevdasını
Kim?
Hangi ses?
Hangi şiir?
Kim şair?
Dağ gibi sevdaları ceketinin cebinden çıkaran mı?
Yük gibi omzunda taşıyıp yorulunca yere çalan mı?
Aykırı duruşu susuşu gülüşü ağzından dökülen her sözü şiir
Kalemiyle dünyanın yörüngesini değiştirirken
Sevdamın aksayan ayağı kekeme dilidir şiir diyen mi?
Ver elini
İflah olmaz bu ağır romantik
Leyla/k kokusu geçiyor yine lacivert gecenin derininden
Hadi
Rüzgârın ateşle dansını anlat bana en şahanesinden…SAYIN İNCEER SİZİ BİLMEM AMA BEN İFLAH OLMAM GİBİME GELİYOR..SEVGİLERİMLE..HARİKA ŞİİRİNİZ İÇİN YÜREKTEN KUTLARIM..
Kim?
Kim anlatacak şimdi yıldızlı semaların suya vuran görkemini
Gül dibinde kanayan bülbülün sinesini kim?
Dibe vuran kum tanesinin sedefli çilesini
Ateşin rüzgâra
Rüzgârın dağa
Yağmur gibi çınarın toprağa olan sevdasını
Kim?
Hangi ses?
Hangi şiir?
...
O yoksa rüzgar esmez...uykular şiire bölünmez,
ve
kim sorularının cevabı asla gelmez...
...
günün şiirini okudum
harikaydı sayın İNCEER
ruzgarin atesle dansi....bu baslik bile sogulamaya baslibasina bir siir olmaya yeterli.....cok beyenerek feyz alarak okudumbenden onceki ma vice rumuz kiymetli kalem arkadasim o kadar guzel yorumlamiski bir cogumuza tercuman olmus.....kutluyorum sair yuregini sevgiyle
Merhaba sevgili dostlar, izninizle öncelikle şiir dostumuzun bu çalışmasını ilk okuduğumda anımsattığı
bir paylaşıma değinmek istiyorum.
Geçen gün çok sevdiğim yine bir şair dostumla yaptığımız sohbette
'senin bu üsturuplu üslubuna bayılıyorum mine' cümlesi dökülüvermişti ağzından...
Bu elbette çok hoşuma giden bir inançtı bana göre ama aynı zamanda şiire veya hayata dair her birimizin bıraktığı izlenim açısından da asla üzerine basıp geçmek istemediğim çok önemli bir detaydı.
Hayatın tüm olumsuzluklarına rağmen geride 'üsturuplu bir üslup' bırakmak,
ne kadar zor ve ne kadar sancılıdır değil mi?
Herşey akıp giderken kendi yolunda; sevinmek, üzülmek, dağılmak, umursamamak veya kaçmak derken bilerek veya bilmeyerek yeniden toparlanma süreçleri yaşarız. Çoğu insan bu süreçlerden geçerken bedensel veya ruhsal kirlenmeler yaşar. Bazılarımız kirlenmeyle savaşını yine onun kalkanıyla sürdürmeyi tercih ederken bir kısmımız da o koruyucu kalkanın, sadece zarif bir duruşta saklı olduğunu savunur.
Yaşamın her alanında kirliliğin giderek sıçrama yaptığı günümüzde olduğu gibi edebiyatımızın tarihsel sürecine baktığımızda da buna dair belirgin ve etkili örneklerin önemli ölçüde bir sayıya sahip olduğunu gözlemlemek mümkündür.
Şiir okuyucusu, içine düştüğü dizelerden büyük ölçüde bir kısmını 'kendin'e dair alırken geriye kalan kısmını da 'kendi olmayan' yanına saklar. Bir diğer okuyucu kitlesi daha vardır ki bunu tamamiyle ayrıştırmaya yöneltir ve kişiselliğindeki keskin çizgilerine göre şiir/şair belirler.
Bu anlamda şiirin bende bıraktığı izlenime dokunmanın yeri gelmiştir diye düşünüyorum. Çünkü şair dostumuzun 'kirlenmeyle savaşı'nda gösterdiği ince duruş onun tercihini ne yönde yaptığının da bir göstergesidir.
__Giriş dizeleri tamamiyle yaşamın bütünselliğine yönelik bir tespitle başlıyor. Ama şair, bu tespiti sunarken her ne surette olursa olsun “tercihin insanda saklı olduğu” gerçeğini yalın bir dille aktarmayı da unutmuyor.
Kapımız, tıpkı insanın gerçeğin o görünmez yüzüyle buluşması tadında bir melodiye açılır. Attığımız her adımda bir sonuca varacağımız kesin gözükmektedir.
Ağır suskuları kuşanmadan dilin
Çekmeden kınından en keskin lisanını edebin
Hedefi doğru menzili iyi hesabetmelisin
Çözülürse dilin vaktinden evvel, inerse kolun
Çizerler sevdiğim gönül kâseni ziyan olursun
__Gelişme bölümü oldukça etkili dizelerle başlar ve artık kalem çok daha net konuşmaktadır. Öyle ki kendi yaşadığı acı tecrübeleri birer birer paylaşarak adeta bir diyaloğun içerisine dalar.
Kim?
Kim anlatacak şimdi yıldızlı semaların suya vuran görkemini
Gül dibinde kanayan bülbülün sinesini kim?
Dibe vuran kum tanesinin sedefli çilesini
Ateşin rüzgâra
Rüzgârın dağa
Yağmur gibi çınarın toprağa olan sevdasını
Kim?
Hangi ses?
Hala gelişmedeyiz çünkü henüz bitmemiştir sorular. Şairimiz, aslında cevabı kendi içinde saklı olanları özetleyerek, okuyucusunu arayışa yönlendirir. Çünkü bilir ki hayat sorgulanmadan tatsız tuzsuz bir yemeğe dönüşür ve üstelik insanın yaşamsal varlığını koruma sürecinde, sorular bu sürece önemli ölçüde katkı sağlar.
Ver elini
İflah olmaz bu ağır romantik
Leyla/k kokusu geçiyor yine lacivert gecenin derininden
Hadi
Rüzgârın ateşle dansını anlat bana en şahanesinden…
__Şiir, finaline sıcak bir yaklaşım göstermiştir. Kalem, şiirin muhattabı henüz bunca sorgulamaların içindeyken birden elini uzatır ve onu kendi derinliklerden yukarıya çeker. Ve bunu yaparken ikinci dizesiyle 'şair' ruhunu netçe ortaya koyar. Kendisi iflah olmamış ve olmayacaktır ama sevdiği insan veya insanlar mutlaka günışığına çıkarılmalıdır.
Hatta son dizesiyle insana yeniden 'dinlenilme' şansı tanır ve onu dinlemeye koyulur. Şimdi söz sevgilidedir ve sevgili (eş-dost-evlat-arkadaş) konuşacak ya da konuşacaktır, konuşmalıdır da...
__Şiirsellik hakimiyeti hiç sarsılmadan ilk dizeden finale kadar sürgitlenmiştir. Ses, önce anlamda sonra bölüm diziminde olması gereken ölçüde duyumsatılmıştır. Ahenk, bence şiirin tamamını kucaklamakta tereddütsüz kalmıştır. Yine bana göre bu şiir dinamiktir ve kendini mutlaka okuyucusuna taşıdığı gibi şiirseverleri de gelişmeye yönelik bir noktaya getirecektir.
Ritm'e gelirsek şiir bunu öncelikle isim tercihinde gerçekleştirmiştir zaten kaldı ki şiire yansımada zayıf kalmadığını çok net görüyorum.
Sevgili şairim, şiirinizde çok eskilerden Ayten Alpman'ın 'Ben Varım' ezgisiyle gezindim.
Kendi adıma çok rahat söyleyebilirim ki şiirden büyük keyif aldım. Sadece bunun için dahi kutlayabilirdim sizi ama ben bunun ötesinde özellikle 'şiirde kirlenmeye' dair verdiğiniz emek için içten tebrik ve teşekkürlerimi sunmayı tercih ediyor, şahsınızda tüm şiir dostlarımıza da bu vesileyle sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Şiirce kalmanız dileğiyle,
Harika bir şiirde aranan tüm güzellikler vardı..
Tam puan ekleyek tebrik ediyorum en güzel duygulardan yana yazan kaleminizi ve o duyarlı, güzel şair yüreğinizi sevgili İnci hanım..
İlhamınız daim olsun diyorum ve bu güzel şiirinizi antoljime taşıyorum...
Saygılarımla..
Hüseyin Çubuk
Ver elini
İflah olmaz bu ağır romantik
Leyla/k kokusu geçiyor yine lacivert gecenin derininden
Hadi
Rüzgârın ateşle dansını anlat bana en şahanesinden…
ANLATILABLENLERİN İÇİNDE BİR YAĞMURUN SEVDASIDIR İNSANIN İÇİNE İŞLEYEN NAKIŞ....
TEBRİKLER....
Bu şiir ile ilgili 98 tane yorum bulunmakta