Gönlümde, balla benzer
belki de aynısıydı,
kazındı içime hayali.
‘Olmaz’ dedim,
bu kadarı…
İstemsiz yorulur kalbim,
titrer hep nefesim.
Kullarını boşuna mı böyle sınar Allah?
Kimi zaman ağır gelir bize yükümüz,
kimi zaman ateş gibi yanarız.
İmtihan mı, kader mi,
yoksa adını koyamadığımız
derin bir sır mı… bilmiyorum.
Bildiğim tek şey var:
İçimin bir köşesinde
bitmeyen bir hasret durur;
gün olur kabarır,
gün olur sessizce uyur,
ama hiçbir zaman yok olmaz.
Zonklar aklımda,
durmadan, zamansız…
Bazen bir hatıra olur,
solgun ışığıyla düşer gönlüme;
bazen beklemediğim bir anda
yüreğimi derinden yaralar,
kanar yüreğim.
Ve zaman,
bir perde gibi aramıza girer.
Kimse bilmez içimizde neler olduğunu,
kimse duymaz suskunluğumuzun sesini.
Nereye gitsem,
hasreti benden önce varır oraya.
Bir gölge gibi,
bir sır gibi,
bir yarım kalmış dua gibi…
Bazen sorarım kendi kendime:
Bu ağır sızı neden hâlâ içimde durur?
Belki de ayrılık,
insanın kaderiyle sınandığı
en derin kuyudur.
Ve biz, o kuyunun başında
bir ses duymayı bekleriz.
Derler ki her imtihanın
bir kavuşma kapısı vardır;
kimine dünyada açılır,
kimine âhirette…
Belki de bize düşen,
kaderi suçlamak değil;
ona rağmen yüreğimizi
ayakta tutabilmektir.
Hasret,
kalbin Allah’a en yakın olduğu
derin sessizlik yeridir.
‘Olur mu bir gün?’
diye sordum gökyüzüne.
Cevap gelmedi…
Ama rüzgâr hafifçe esti,
sanki ‘umudu bırakma’ der gibi.
Ben de içimden dedim ki:
Dünyada olmaz,
yollarımız kesişmez…
‘Mevlâ görelim neyler,
neylerse güzel eyler,’
demiş ya şair.
Kim bilir,
belki bir yerde tamamlanır
yarım hikâye…
mesakin-20/11/3025
Kayıt Tarihi : 20.11.2025 00:20:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!