Güzden kalma esrik bir şarkı
Pencere pervazında rüzgârın sızdırdığı
Düşer avuçlarıma birer birer
Acım kadar geçtiğim yaşlarım
Sırrını zamana dayar
Öfkesini yıldırdığım anlarım…
Her ıslık cam kırığı
Her cam yürek muhatabı
Dağlarım yıkılır dağlarım
İzi silinmezleri yenisiyle dağlarım
Alnından öperim bir kez daha
Ahde vefa bilmez yılların…
Sedası sessiz inlerken
Boğulur yeşiller sarıya hunharca
Gölge oyunu desem değil
Gaflet uyanışı hiç değil
Yokluğun varsıllığa isyanı
Çıldırmış okyanus mavisinden imtina…
Dinsin dinsin artık bu fırtına
Sesinde boğazıma geçen dar bir halka…
Özlüyorum şefkatin mabedini
Her zamankinden daha fazla…
Nihâyet bulsaydı ömrüm
Sımsıcak koynunda…
Ah! Rüzgâr
Sırtında yağmurla dayandı
Usulca saklanan gözbebeğimle yarışta şimdi…
Vahiy sûretinde
Aradığım yollar kapısı
Açılır şiirle ardına kadar
Geceyi giyinmiş ayça gökyüzü ayaklarım altında
Lacivert bulutlarla gönenip
Farz kılınan varlığa sarılırım
Sancılar bıraktığınca
Kayıt Tarihi : 9.4.2010 09:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!