Yenilmiş bir ruh takımın forvet oyuncusu gibi gizlenir yüzün ,hüzün aynandan durulanırım.
Dilindeki hüzzam güftelerinden dökülen gidiş sonesinde batıl inançlar kadar esrik bağıllarım beni sana bağlar.
Hani hatırlar mısın mayıs ayı ve kirazlar çıkmıştı, senle kiraz ağacının altında iki kiraz sevme yarışı yapmıştık. Ve sen ile kiraz arasında yeşil bir dal ve içimde sana yeşillenen aşkın kiraz renginde bilerek sana yenilmiş,rujlu ve kiraz boyalı dudaklarından öpücük dersi almıştım.Sonra kulağına kirazdan küpeler yapmıştım.İstanbul’a kadar çıkarmamıştın küçük kızlar gibi..Gözlerinden yaşlar akmıştı aşktan ve sevginin demlenmiş ahuluğundan.
Unutuluşu boynuna kolye olarak hüzün kelebeklerinin valsında beni unutmalarına kurşun ahlar atıyorum
Şimdi seni tam gitme gününden vuruyorum. Rüzgar temizler belki sensiz esen her anı.
Tekdüzeliğin ayrımsı menzilinde metirisler kurdum…Yalnızlığın keklikler öter..Gittiğin dağların keklikler vuruşmak üzere gelir ağlarla kurulu metirislerimize…Kim daha iyi öterse o kazanır keklik avında…
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta