Rüyamdaki Rüya Şiiri - Kemal Karapıçak 2

Kemal Karapıçak 2
319

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Rüyamdaki Rüya


RÜYAMDAKİ RÜYA

İplik iplik rüzgâr dokudum,
Mavi atlas zemin üstüne.
İğnesi çöpten düğmesi tozdan.

İplik oldum inceldim,
Geçtim iğne deliğinden.
Bir bilinmez âleme geldim.

Yedi kat gök çıktım bir gecede
Samanyolu'nda boncuk dizdim,
Bin bilmece çözdüm her hecede.

Güneşin koynunda yattım
Üşüyerek, titreyerek
Oradan göle taş attım.

Taş dediğim pamuktandı,
Düşmese de fark etmez
Düşlerim hep soğuktandı!

Üşüyor, hep üşüyordum.
Zaman tüneli içinde
Düşlerimde düşüyordum.

Düştüm, düştükçe düştüm
Zirvede dudak dudağa
Fırtınalarla öpüştüm!

Sonra rastladım bir yıldıza
Gözlerim kamaştı şavkından.
Vuruldum bu gök güzeli kıza.

O, pervane oldu ben kelebek
Raks ettim durdum ışığında
Yıllarca etrafında dönerek

Bir pergeldi o, en yüksekte
Ufkumu parsel parsel arşınlayan.
Bir ayağı yerde bir ayağı gökte.

Ne var ki kader ördü ağını
Güç yetiremediğim gizli güçler,
Sürdü üstüme buz dağını.

Ben zaten titriyor, üşüyordum
Yaşıyor muyum bilmiyorum ama,
Galiba yavaş yavaş ölüyordum.

Ey âlemleri yaratan Allah'ım
Sende mi acımaz oldun bana
Neden işitmezsin feryadım, ahım!..

Hâşâ! görmez misin beynim elimde vıcık vıcık.. Madem görürsün, elbet görürsün
Lâkin neden acımazsın azıcık!..

Ufuklar ufkuma dardı benim
Beynime buzdan damlalar düştü
Ufkuma yağan kardı benim.

Elim kolum bağlı, dimağım don
Çaresizlik kucağımda yığın yığın taş
Heyhat bu mu yoksa beklenen son.

Bu mudur mutluluğun odağında
Yıllarca beklediğim saadet?
Ya bu çığlık ne sevgilinin dudağında?

Çığlıkla birlikte kaydı yıldızım
Işığına hasret kaldı gözlerim.
Galiba bu benim alın yazım.

Bu, öyle bir karanlıktı ki;
Kalpleri karartan karası vardı.
Ay tutulmuş, güneş sönmüştü sanki.

Boşluk ve karanlık uçsuz bucaksız
Ve ben yeniden düşmeye başladım
Başsız, kolsuz, kanatsız, ayaksız...

Duygusuz, ruhsuz bir çivi gibi
Süzüle süzüle düştüm yıllarca
Düştüğüm bu yer yedi kat yer dibi.

Burası yedi kat daha karaydı
Gözümle değil, elimle gördüm
Karanlıkta kapılar sıra sıraydı.

Gökten yere, yerden yere uçtum
Yedi katlı yer altında
Kanatlı bir kara kapı açtım.

Girdim o kanatlı kapıdan içeri
Odanın tam ortasında bir yerde,
Oturmaz mı o yerin dilberi.

Tam önünde bir kiraz ağacı.
Koparıp baktım tadına,
Meyvesi yaprağından acı.

Yaprağı yeşildi, gölgesi serin.
Umurunda değildi dünya
Benimse dertlerim pek yaman, pek derin.

Verin dertlerimi bana verin
Kaşın göze faydası yok; anladım,
Altıda bir, üstü de bir yerin.

Neyse... o kız bana: "gel beri"
Diye seslendi tatlı tatlı "
Gel, sensin benim gönlümün eri."

Dayanamadım çağırınca beni
Koştum, atıldım kucağına
Kuş tüyünden yumuşaktı bedeni

Dokundum saçlarına ipekti,
Doğrulup baktım yüzüne
Sanki yeni doğmuş bebekti.

Isındım kucağında kan ılık
Huzur buldum ocağında
Öyle mutluydum ki artık!

Gökte ararken yerde buldum.
Daha ne isterim Allah'tan
Ben, gerçek aşka eren kuldum.

O, bebek yüzlü kız benim,
Kalbimi altın leğende yıkadı.
Kirim aktı, nur oldu bedenim.

Sonra şeffaf bir ceylana bindik;
Yedi kat yerde yel gibi esip
Yedi adımda yeryüzüne indik.

Bu bir başlangıcın son muydu,
Yoksa sonun başlangıcı başlangıcı mı?
Yahut kaderin yeni bir oyunu mu?

Bunu bilmek mümkün değil inanın
Sorular cevap buldukça; yeniden
Sorulaşır cevaplar, beyninde insanın.

Yemin etsem başım ağrımaz
Benimde aklım ermedi
Bu âlemde olmaz, olmaz!

Ben düşümde düş gördüm galiba
Uykuda uyandım her şeyi unutarak
Yeni hayata günaydın, merhaba!

Bir tek şey hatırlıyorum sadece;
Bu sırrım sizde kalsın erenler
Kulak verip dinleyin iyice:

Hani gökte bir yıldız vardı ya
Gözlerim kamaşmıştı şavkından.
Hani birdenbire kaymıştı ya,

İşte o yıldız, o kızdı
Nice zaman sonra anladım:
O kız, işte o yıldızdı...

Kemal Karapıçak

Kemal Karapıçak 2
Kayıt Tarihi : 2.5.2022 00:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!