Gündüzün her saati bir zindan, bir pranga,
Gözlerim yorgun bakar, kalbimde sonsuz kaygı.
Çünkü bilirim ki tenin, bir mil ötede yasak,
Ne el tutulur, ne göz bakar, ne de atılır kucak.
Fakat ruhumun vardır bir kaçış kapısı gizli,
O kapının ardında, bekler vuslatın gizemi.
İşte o an kapanır bu dünya, perde iner yere,
Bedenim uyur, ruhum senin rüyana sefere.
Orada duvarlar yok, ne çelik, ne de sağır,
Orada mesafeler erir, ne kış kalır ne de yağmur.
Rüyamda kavuşurum, o kutsal, o derin nefesle,
Dudaklarının izi, tenimin her yerinde birleşir.
İşte orası, benim gerçek hayatım, sığınağım,
Sanki hiç ayrılmamışız, sanki hiç hüzün görmeyiz.
Mutluluk bir anlık değil, bir sonsuzluk sürer,
Fakat o sıcaklık, beni soğuk sabaha geri çağırır.
Lakin uyanmak bir ceza, o tatlı yalan biter,
Yastığımda kokun yok, elimde sadece keder.
Gözyaşım soğuk, yatağım geniş ve boş yine,
Ama biliyorum: Bu rüya, sadece bir önsöz.
Gündüzü yaşamamın tek sebebi bu umuttur,
Her hasret anı, o sarılmanın gölgesini taşır.
Çünkü biliyorum, gözümü her kapayışımda,
O sevdiğim boynuna, yeniden sarılacağım.
Nurgül Ankara
Nurgül AnkaraKayıt Tarihi : 6.11.2025 01:01:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!