Evde kaldıkça insan sanırım daha çok rüya görmek istiyor, ya da daha çok düşününce rüya görüyor; sanırım güneşli bir haziran ikindi üstü, güneş pırıl pırıl, hava açık masmavi yemyeşil upuzun bir çimenlik (hayal kurduğumu sanmayın rüya böyle) içinde güzel bir otel, tesis gözüme çarpan ilk şey en sevdiğim çimlerin üzerine konulmuş hasır masa ve sandalyeler tabiki çok güzel bir söğüt ağacının altında, hafiften rüzgar esiyor yaprakları hışır hışır ediyor …hasır sandalyelerin üstü mavi beyaz çiçekli kumaşlı bir sandalye kumaşı ile kaplanmış, biliyorum sen oradasın o otelde, tesiste her neyse…seni bulmaya çalışıyorum ben içeri giriyorum sen dışarı çıkmışsın, ben dışarı çıkıyorum sen içeri girmişsin, ben üst kata çıkıyorum sen en alt kata inmişsin rüya bu ya bir türlü göremiyorum, sadece varlığını orda olduğunu biliyorum o his bile farklı…inşallah bu sıkıntılı günler geçer ve güzel günler gelir…
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta