Son zamanlar da acayip rüyalar görmeye başladım son gördüğüm rüyanın dışında rüyalarım çok güzel sevdiğime kavuşuyorum bol paralar kazanıyorum beş yıldızlı oteler de kalıyorum arkam da bürsürü insanlar dolaşıyor kasıntımdan başım göklere değecek sanki ama her uyandığımda yahu bukadar güzellikler neden gerçek değil diye hayıflanıyorum son gördüğüm rüya çok ilginçti rüyalara engel konulmaz neyi ne zaman göreceksin oda belli değil tabi ki
rüyamı anlatayım bir boş düğün salonunun tam ortasında yalnız başıma türkü söylüyordum yanık yanık uzun hava çekerek
Büyük bir vızırtıyla dev bir sinek başımın üzerende dönmeye başladı vızırtısı kulaklarımı kemiriyordu vızırtıya dayanmak mükün değildi içimden diyorum şu sinek artık bir yere kosun dayanamıyorum bir yere konsunda isterse benim üzerime konsun derken sinek geldi tam omuzuma kondu kafamı çevirdim yüzüne baktım insan sıfatını andırıyor vede konuşuyor şaşırdım korkmaya başladım
Sinek bana korkmana gerek yok senden halay çekmesini öğrenmeye geldim halay nasıl çekilir anlat dedi ben dedim halay nasıl çekilir bende bilmem deyince ozaman bilmiyorsan bir halay icat et dedi düşündüm tamam ederim ama yanımda uygulama yapacağım halay çekecek halaycılar gerek ne yaparız dedim
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta