Rüya Semineri
Dünya üstünde dört milyar insan.
Ve herkes uyuyor, herkes rüya görüyor.
Her bir rüyada tıkış tıkış yüzler ve bedenler –
rüyada görülen insanlar bizlerden daha fazla.
Fakat yer kaplamıyor onlar…
Bazen olur ya tiyatroda uyuklayıverirsin.
Piyesin orta yerinde gözkapakları kapanıverir.
Kısa bir an süren üst üste çekilmiş pozlar: o sahne
bir rüyayla aşırı şekilde gölgelenmiştir.
Sonra ortada sahne falan kalmaz, o şey bizzat sensindir.
O dürüst derinliğin tiyatrosu!
Aşırı gayretkeş tiyatro yönetmeniyle
o gizem!
İnatla yeni oyunların ezberlenmesi…
Bir yatak odası. Gecedir.
O karanlık gök uçuşuyor odanın içinde.
Birinin okurken uykuya daldığı o kitap
hâlâ açıktır
ve vurulmuş yatıyordur yatak kenarında yaralı.
Uyuyan kişinin gözleri kımıldıyor,
gözler takip ediyor başka bir kitaptan
o harfsiz metni –
aydınlanmış, kadim, hızlı.
Gözkapakların manastır duvarları içinde
yazılır baş döndüren bir komedya.
Tek bir nüsha. Tam da şu anda vardır bu!
Yarın her şey silinip gider.
O büyük israflı gizem!
Silme… Üniforma giymiş şüphe içindeki adamların
durdurduğu bir turist gibi tıpkı –
açarlar kamerayı, çekip çıkarırlar turistin filmini
ve güneş çekilen pozları öldürsün diye bırakırlar:
işte böyle karartılır rüyalar gün ışığıyla.
Silinip gitmiş midir yoksa görünmez midir sadece?
Her zaman gerçekleşen görüş-dışı-rüyası
diye bir şey vardır. Başka gözler içindir ışık.
Emekleyen düşüncelerin yürümeyi öğrendiği bir bölge.
Yüzler ve figürler yeniden gruplandırılır.
Bir sokakta hareket ederiz, insanlar arasında
o yakıcı güneşte.
Fakat her iki tarafta yükselen
o karanlık binaların içlerinde
görmediğimiz
o kadar daha veya daha fazla insan var.
Arada sırada onlardan biri yaklaşır pencereye
ve aşağıdaki bizlere bir bakış fırlatır.
[YABANIL MEYDAN’dan (1983)]
Tomas Tranströmer (1931-2015, İsveç)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 20.12.2019 05:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
DRÖMSEMINARIUM Fyra miljarder människor på jorden. Och alla sover, alla drömmer. I varje dröm trängs ansikten och kroppar— de drömda människorna är fler än vi. Men de tar ingen plats… Det händer att du somnar på teatern. Mitt under pjäsen sjunker ögonlocken. En kort stunds dubbelexponering: scenen där framme överflyglas av en dröm. Sen finns det ingen scen mer, den är du. Teatern i det ärliga djupet! Mysteriet med den överansträngde teaterdirektören! De ständiga nyinstuderingarna… Ett sovrum. Det är natt. Den mörka himlen flyter genom rummet. Den bok som någon somnade ifrån är fortfarande uppslagen och ligger skadskjuten på sängkanten. Den sovandes ögon rör sig, de följer den bokstavslösa texten i en annan bok— illuminerad, ålderdomlig, snabb. En hisnande commedia som präntas innanför ögonlockens klostermurar. Ett enda exemplar. Det finns just nu! I morgon är alltsammans utstruket. Mysteriet med det stora slöseriet! Utplåningen… Som när turisten hejdas av misstänksamma män i uniform— de öppnar kameran, ruller ut hans film och låter solen döda bilderna: så mörkläggs drömmarna av dagens ljus. Utplånat eller bara osynligt? Det finns ett utom—synhåll—drömmande som alltid pågår. Ljus för andra ögon. En zon där krypande tankar lär sig gå. Ansikten och gestalter omgrupperas. Vi rör oss på en gata, bland människor i solgasset. Men lika många eller fler som vi inte ser finns inne i de mörka byggnader som reser sig på båda sidorna. Ibland går någon av dem framtill fönstret och kastar en blick ner på oss.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!