İstanbul'u kanatları altına alan martılar,
Arşınlıyor mavi gökyüzünü.
Altın ışıklı sabah güneşi, anne şefkatiyle
Okşuyor İstanbul'un yüzünü.
Boğazın sularıyla oynaşan Kız Kulesini o,
Beyaz vapurlar selamlıyorken;
Başındaki kukuletasıyla Galata Kulesi;
Açıyor güne iki gözünü.
İki yakayı birleştiren Boğaziçi Köprüsü,
Çekmiş üstüne sis örtüsünü.
Tevhîdi göğe nakşediyor altı minaresiyle,
Sultan Ahmet Camii asırlardır.
Bu ihtişamlı yapıda, denizin yanı başında;
Semaya dualar kanatlanır.
İlahi mabedin içinde ve mümin yüreklerde,
Tekbir nidaları yankılanır.
Muhabbetullah, nice nice kalplere kök salarak,
An be an dallanır, budaklanır.
Tarihi camide yaşananlar, seneler boyunca
Gönül mahzenlerinde saklanır.
Beşiktaşlı güzel, İstanbul onla bir başka güzel.
Gözlerinden masumiyet damlar.
Gönle işler bakışları nakış nakış; dantel dantel.
Gonca gül renkli kordan dudaklar,
Sadece bir tebessümünde bin bir gizemi saklar.
Topkapı Saray'ının kalbinde,
Sultanların mücevheri, mücevherlerin sultanı;
Bir yıldızdır damla biçiminde.
Pırlantalarla çevrili, kaşıkçı elması adı.
Sanki göğün tacı, gök kuşağı.
Gün batımının son demidir örten, Altın Boynuzu.
Kan kızılı bir yorgan misali.
Bu bir renk cümbüşüdür ki İstanbul'un tadı tuzu.
Başka bir yerde yoktur emsali.
Kayıt Tarihi : 25.5.2016 18:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!