Zamanın, kendine zaman bulamadığı noktasız şehir!
Virgüllerle içinde barındırdığın tarihe duyulan hayranlık.
İsyan etse de bazı nefisler,
Sana hürmet edenlerle dolusun.
İki kıtanın kucaklaştığı yegâne şehir,
Şehirlerin sultanı, en gözdesi.
Karadeniz’i Marmara’ya düğümleyen
Şaheser, İstanbul’un boğazı…
Asya ile Avrupayı keserek aradan,
İkiye bölersin. çıkarsız ayırarak şehri.
Bilmez misin? Bu poyrazlar tam nabzında eser
Bilmez misin? Yollarda bilmezlikler bağlar şehri.
Belde-düt-tayyibe…
İstanbul oldun olalı,
Şanını duymayan mı var?
Gözler nazar ederken sana, ruhun mu duyar?
Akşemsettin mi öğretti, Fatih’e bunca şanı?
Peygamberin müjdelediği o büyük hükümdar olmayı.
Onca fetih için yaklaşsalar da İstanbul’a
Gördükleri ancak kanlı topraktı.
Öyle girişi vardı ki Fatih’in Topkapı’ya
Öyle bakışı,öyle heyecan ve mutluluğu
Kolay değildi elbet, kızaklarla gemi taşımak! !
Onları haliçten suya salmak.
Bir nisan sabahı tarihe,
Fatih adını yazmak.
Kayıt Tarihi : 24.3.2006 20:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Duygular farklı bir şekilde tezahür etmiş.
İstanbul deyince herkesin yazacak birşeyleri oluyor besbelli.
Hem de güzel şeyler yazılıyor.
İşte Hülya'nın dizeleri.
Alın okuyun yorumlayın.
Bence Harika..
.
Tebrik ediyorum.
TÜM YORUMLAR (5)