günün en güzel saatlerinden yontuyorduk hayallerimizi
akşam güneşinden kızıl elbiseler kesiyorduk
bir rüya piramidinin cam odalarında
biz gurbeti hiç yaşamamıştık
önce sükut vardı
sessizlik kanayan bir yara gibi gittikçe büyüyordu içimizde
gölgelerimizde yaşamaya başlamıştık
tahammülü zorluyordu her bakışımız
umut bir zehir gibi kanımızda dolaşıyordu
/sonbahar güneşi
sokakta yürüyen vücuduma ağır ağır işlerken
bir daha anlıyordum
sonsuz bir öyküde ifrit gibi dolaştığımı
yüz kaslarımda muttasıl titremeler/
ve yalnızlık aldığımız her nefeste
alabildiğine bir boşluğu yüklüyordu ciğerlerimize
belki de her şey iki kelimeyle biten kadim bir düştü
Halil İbrahim KarakayaKayıt Tarihi : 18.9.2000 14:08:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Halil İbrahim Karakaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2000/09/18/ruya-pramidi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!