Ocak ayında, soğuk rüzgarlar esiyor
Masamda bir kaç ıvır zıvır eşya
Çekmecemde bozuk saatlerim ve babamın eski çakmağı
Gözlerim göklere odaklandığında aklımda şimşekler çaktı
Maziye doğru yürüdüm, puslu yollar boyu
Hep derdim kendime, "Seni aşar bunun boyu"
Ne tünelin sonunda ışık, ne de geçilecek bir köprü
Kuru yapraklar battaniye gibi nemli asfaltın üzerinde
Bir ceket gibi üstümde kasvet
Yırtık ve eski palto, halvet.
Ay yükselirken zaman durmamaya yeminli
Yemin ederim ki, yemin ederim... Bunu ben istemedim.
Yemin ettim yollarımdan dönmek üzerine
Hatalarımı ve günahlarımı koydum önüme
Ivır zıvır şeylerin yanında ve altında
Toz tutmuş bir kitabın sayfalarına karışmış olmalıydı.
Kaybedemem kendimi, nereye koyduysam ordayımdır
Nerde olmam gerekiyorsa orda olmak istemediğimden
Bu sabah da bir seçim yaptım, gün doğduktan biraz sonra
Bir kahve daha, sütlü ve yumuşak
Ölüm denilen büyülü kelimeyi hecelerken gözlerimi yumdum
Bir dilek tutup toprağa gömdüm
Gömülür güzel olan her şey
Kaybedilir mi güzel olan her şey?
Altın köstekli bir saatin hayalini kuruyordum unutmadım,
Ne zamandır aklıma yer edinmiş ve saplanmış gibiydi
Tüm pisliğin içinde apaydanlık dişlileri ve tıkırtısıyla, O... Zaman
Zamanın geçtiğini hatırlamak için belki de, ihtiyaç duydum ona
Görmek istemediklerimi yaşadığım
Yaşadıklarımı unuttuğum
Unuttuğumu hatırladığım
Hatıramdan kendimi sildiğim
Kısa ve bayat bir film gibiydi hayat.
Öznesi sen, ben, herkes, herkes.
Herkes. Her zamanda
Belki?
Belki,
Belki bir gün her şey (...)
Kayıt Tarihi : 9.2.2024 00:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!