RUQÊ
-1-
adam öyle uzanmıştı ki kumsala
dersin kış gelmez bir daha
gölge bastı çekti gitti ardından
sarı-yeşil bir yaprak
geldi kondu resmine
kış vurup geçti
bahar tuttu güneşi
ve sonra bir kadın geldi
sağa sola göz attı
kimsecikler yoktu
göz yaşları içinde
bir güzel okşadı kumu
örttü üstünü sevişti
duydum ki adam
atlatıncaya kara kışı
mecali iyice kesilmiş
ve tam yırttım derken
arkasında bir mektup
kadınına
bir avuç da kum bırakıp
kırık sehpanın altına…
bahara çıkınca ölmüştü
-2-
köyün gelinidir Ruqê
çeyizinden giyinir hâlâ
kaynına saklıdır yüzü
kaynanasının çok bilmişliğine
ilk bebeğini doğururken
dokuz ay, on günden öncedir
Ruqê ağlar bebek ağlamaz
Ruqê ağlar bebek ağlamaz
beş gün kalkamaz yataktan
uyur ağlar, kalkar ağlar
lokma geçmez boğazdan
yollardadır artık, dağ taş onun
bazen giyer pabucu
bazen unutur
yollardadır yaz kış
ve arkasında göletleri bırakıp
kurumuş bir dere durur
içinde terk edilmiş yavruları alabalığın
ve pusulanmış yengeçler…
Ruqê’nin kucağında
ince yapılı beyaz bir taş
banyosunu yaptırır, giydirir
göğsüne basar dolaşır
-3-
nüfusumuz çoğaldı derken
bir oda yaptı babam
evine bitişik üç duvar
boyuna göre bir kapı
iki göz evimiz olmuştu
üstünü örtmek için duvarın
geldi diktiğini kesme sırası
baltasını biledi yürüdü
bir kavağa baktı bir baltaya
bir de sapına baltanın..
derin bir off çekti uçup gitti kuşlar
ve avuçlarını ıslattı tükürüğüyle
tuttu baltayı vurdu köküne
toprağın hemen üstünden
bir kavak düştü yere
dağıldı kırlangıcın yuvası
ikincisi büyük bir gürültüyle
kırıp geçti altında boy veren fidanları
ve Ruqê bağırdı babama
‘babanın malı mı kestiğin’
üçüncüsüne saplanmıştı balta
babam yetiştiğinde anneme
benzi uçmuştu, nefes nefese
ve çocuklar
köyün yetmesi çocuklar
biliyorlardı
yolunu beklerken Ruqê’nin
ayakları çıplak, saçları dağınık
koynu ıslaktır Ruqê’nin
çocuklar deli diyor eğleniyorlar
babamsa meleke
belli ki annem anlatmıştı Ruqê’yi
ve bana diyor ki oradan babam
‘bunlara uyma çocuğum’
o bir garip, o bir meleke
taş basmış bağrına
deşme oğlum, deşme
iki hafta geçti konuşmadık
Ruqê’nin ardından
gülmedik, çalışmadık da
annemin dışında
ve her yağmur yağışında
ne bulduysa babam
paslanmış naylon, çul
yaması yırtılmış elbise
örttü taş duvarın üstüne
(Adsız Fırtınalar Doğuyor)
Ercan CengizKayıt Tarihi : 16.1.2009 18:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ruqê yollardadır artık, dağ taş onun bazen giyer pabucu bazen unutur yollardadır yaz kış ve arkasında göletleri bırakıp kurumuş bir dere durur içinde terk edilmiş yavruları alabalığın ve pusulanmış yengeçler…
rugê nerde bilen var mı, böyle bir acıyı yaşayan var mı...
kutluyorum Ercan bey, mükemmel bir şiirdi.
TÜM YORUMLAR (2)