Hayati Yavuzer - Rumeli ve İstanbul Şiir ...

Hayati Yavuzer
135

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Yahya Kemal, Balkan şehirlerinde geçen çocukluk günlerinin her anında alev gibi yakıcı bir hasret duyduğunu söyler:
Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum
Her lâhza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Şairin ifade ettiği hasret, daha çok mazinin ihtişamlı günlerine duyulan bir hasrettir. Hatta sadece geçmişe duyulan bir özlem değil, aynı zamanda İmparatorluğun sembolü olan İstanbul’a bir özlem, bir yöneliş, bir özenmedir. Bu hasreti, sonraki yıllarda İstanbul’da dindirecektir.
Balkan Türklüğü, İmparatorluğun en halis evlatları olmakla birlikte içinde sürekli bir gurbet hissi taşıdı, bir İstanbul özlemi büyüttü. Ve bu özlemle yaşadığı coğrafyayı, özellikle Üsküp, Manastır, Ohri. Prizren, Saraybosna, Mostar, Tiran, Kruya, Elbasan, Selanik ve Sofya vb. gibi bazı şehir merkezlerini İstanbullaştırdı. Bu özlemi yalnız Türkler değil, kardeş Müslüman kavimler de içlerinde derinden derine hissettiler. Hatta müslüman olmayanlar da... Hepsinin içinde İstanbul vardı.
Dağlık bir coğrafyada Osmanlıya yürekten bağlı Arnavut Beyleri, Has Osmanlı Boşnak Paşaları konaklarını İstanbul saray ve konaklarına benzeterek yaşadılar. Paşalar ve Beyler, Hünkâr duruşlu olmayı seviyorlardı. Bir ellerinde tuttukları adalet terazisinin, diğer ellerrindeki kılıcın hakimi ve amiri olduğunun idraki içindeydiler. Attıkları adım Sofya’da, Üsküp’te, Manastır’da, Prizren’de, Tiran’da, Kruya’da, Saraybosna’da da olsa İstanbul ahengindeydi.
Selamlıkta içilen kahvelerin tadında, nargile ve tütünlerin dumanında İstanbul esintileri vardı.

Tamamını Oku