Rum Kızı Kayla Şiiri - Ahmet Yüksel Şanlıer

Ali ve Kayla’ n aşkı …..Yazdığım bu şiiri okumadan önce sizlere bu şiirin, konusu ile ilgili kısa bir öyküsünü okutmak istiyorum. Yıl 1923 olmuştur. Ülkede savaşlar bitmiş ülke düşmandan tamamen temizlenmiş artık karşılıklı mübadele olayları başlamıştır. Doğu kara deniz bölgesindeki Rumlar memleketleri olan Yunanistan’ gönderilirken, onların yerlerine’ de başka ülkelerden gelen yeni Türk ler yerleştirilmektedir. ….. Gümüşhane civarlarında Eyveli diye bir köy vardır. Bu köyde uzun yıllardan beri Rum ve Türk asıllı vatandaşlar beraber komşuluk yapıp yaşarlarken köyün hali vakti yerinde olan Türk’ lerden birinin ismi Ali olan oğlu, gönlünü köydeki bir Rum kızına kaptırır. …..Ali ve Rum kızı Kayla birbirlerini çok severler. Gel gelelim Ali nin babası oğlunun Rum kızı ile evlenmesini istemez devamlı engel çıkarırdır. ….Oğluna Türk ve Müslüman kız almak isteyen baba sağdan soldan ne kadar kız bulup oğluna evlenmesi için salık verdiyse de oğlunu ikna edemez. Rum kızı ile Ali gizli, gizli buluşup hasret giderirken nasıl sonuca ulaşacaklarının konuşmasını yaparlar. ….Bazen birlikte kaçmayı bazen de biraz daha beklemeyi düşünürlerken bir gün köy muhtarına devletten bir haber ulaşır. ….Köydeki Rum aileleri mübadele kapsamına alınmıştır ve bir gemi onları Trabzon limanında beklemektedir. Olay köyün içinde çabucak duyulur. Olayı duyan Rum kızı Kayla ve Ali ne yapacaklarını şaşırmıştır. ….Rum kızının ailesi de, kızının Ali ile artık evlenmesini istememekte giderken kızını’ da yanında Yunanistan’a götürüp gözünün arkada kalmasını istememektedir. ….Sonunda çaresiz bu iki sevgili birbirinden ayrılır, kız Yunanistan’ giderken Ali köyde kalır. …Aradan zaman geçince, sevgilisi Kayla’ dan ayrıldıktan sonra ümidini kesen, Ali bir Türk kızı ile babasının isteği üzerine evlenir çoluk çocuğa kavuşurdur. …..Amma onun aklı fikri hala unutamadığı ve çok sevdiği Rum kızı Kayla dadır. …..Ali çok mutsuzdur. Mutsuz olduğu için, Ali çok geçmeden o zamanki halkın ince hastalık dediği verem hastalığına yakalanarak rahmetli olur ve Ali köy mezarlığına defnedilir. …Aradan zaman geçer, Rahmet li Ali’nin Türk eşinden olan oğlunun biri askerliğinin yapıp gelince evlenir ve köyüne muhtar olarak seçilir. …Yunanistan’a mübadele sonucunda mecbur edilip giden Kayla hala bekârdır ve geride bıraktığı sevgilisi Ali’ sini düşünmektedir. Yıllar sonra bir fırsat çıkar Eyveli köyünden ve çevre köylerden göçe mecbur tutulan Rum aileler geldikleri yerleri tekrar görmek isterler. Bu gurubun içine Ali’ in Rum sevgilisi Kayla’ da guruba katılarak köylerinde bıraktığı Türk sevgilisini yerinde hem bir görmek, hem de çocukluğunu geçirdiği yerleri bir gezmek ister v e bu gurupla beraber Trabzon’a gelirler. …Kayla bir taksi kiralayıp Eyveli’ ye giderler taksici dâhil, köy muhtarına misafir olur. Akşam olmuştur Muhtar köy odasında gelen bu misafirlerini ağırlarken söz dolaşır gelir Kayla muhtara biraz çekingen biraz da boynu bükük sevgilisi Ali’ i sorar. ….Muhtar babasının eski aşkını köydeki her yaşlı insanın gibi bildiği için, sararır bozarır. Dilinden Siz onu nereden tanıyorsunuz deyiverir arkasından o benim babamdı diyerek, babasının başından geçenleri ve nasıl öldüğünü kendisini daha çocukken yetim bırakarak öldüğünü anlatır amma, bunu anlatan muhtar karşısındaki Rum kadınından şüphelenmiştir. ….Rum kadın anlatılanlar karşısında şaşkındır. Herkes evlerine gitmiş odasına çekilmiş evlerinde uyurken Rum kızı kayla taksi şoförünü uyandırır kalk gidiyoruz der köyden kimse görmeden gece geç saatlerde köyden uzaklaşarak doğup büyüdüğü köyde hiçbir yeri görmeden gözyaşları içinde geri dönerler. ….İşte şiire konu olan Ali ve Rum kızı Kayla n aşk öyküsü böyledir.