Akıp giden hayatta elimden kâğıt ve kalem hiç düşmez; sanıyorum ki bu sevginin sebebi de 5 yaşındayken okumaya başladığım gazetelerden ve her yerini ‘abece’ ile doldurduğum daktilo kâğıtlarından kaynaklanıyor.
Yazmayı çok seviyorum, bu yüzden şiire yönelmem gerektiğini benliğime hedef edindim ve yüreğimden geldiğince kimi zaman nacizâne ruh hâlimi, kimi zaman ülkemi, kimi zaman insanlığı ve Siryam’ı (sevgili eşimi) aşk ile yazıyorum.
Dizelerimi büyük yoğunlukla 2012’den bu yana yazmaktayım ve sayısı 200’e yakın şiirlerim bulunmakt ...
çocuk sırtı
belikli saçlar…
yarınlarını örüyorum
mahfuz çocukların,
kendi çocukluğumun aynası ardında.
alnımın eşiğinden aşağı kayıp giden
yaralarının soyu tükenmiş
bir o kadar kaydırak müptelası
sırma saçlı
umut benizli
bir çocuk taşıyorum içimde bir yerlerde.
ne zaman,
suratı kızıla çalan bir ispinoz
raks etse siluetiyle
sol göğsümün altında
ç o c u k s a r ı m.
yaşam tecritteydi
ömürse ayak bileklerinden prangalı…
ve bir sabah
bir sabah, yitirdi öz suyunu alın çatımın seyrek çizgileri.
darağacında güllerim kaldı
kurudu amansız göğün altı.
yüzü koyuca bir dağa
ince bir nefes dayayarak
saçıyorum mavzerimdeki şiirleri.
evladıdır kitaplar ağaçların
ve yoldaşı, harfler kalemin;
bundan mütevellit
minnet duyarız toprağa
delirircesine...
birden uyanıyorum
yıldızlar ayaklanmış geceme uygun adım.
göğe dalıyorum
uzuyor dallarım bir çınarın gövdesinden ayrılarak.
maviliklerin eşsiz aksanına kulak kesiliyorum…
hele bulutların
gözlerin Siryam
gözlerin milyarlarca yıldızın kelâmıdır
hâli hatrıdır yüreğime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!