Bir vadî ki mehtabda gülüşler saklı,
İnce bir sükûtta yankılanır ahlar,
Yaprağın teninde suskun kervanlar,
Her bir yıldızda bir sır, elbet aklı.
Arzın eteğinde hasret tığları,
Rüzgâr dokunur taze zambaklara,
Bir damla sızar gözyaşıyla yara,
Kıvrılır dilde yaralı bağları.
Hangi buğday tanesi vakti bilir?
Sözler yitik, sabahlar bilmece,
Yollar ince, bağlanır tek hece,
Düşte uyur, gerçekler delinir.
Saçılır semaya toprağın narı,
Gönlün tarlasına ekilir nehir,
Sırrın içinden süzülür şehir,
Arifin gözünde çözer yel yarı.
Dağların başında, ötelerde bir renk,
Nice devranlar döner göz kırparak,
Yitip gitmiş zamanda saklı ırmak,
Bir hançerle bölünür her bir denk.
Kışın, baharın nefesiyle yanar,
Gölge olur, yakar gizemli aşkı,
Susar dil, çözülmez ahir maskı,
Her şeb-i yelde kalbe bir ok banar.
Söyle kimdir bu sevdadan devşiren?
Hangi çiçek açar serin toprağında?
Sözler dökülür bulutun yağında,
Bu gönül, sırları tenden geçiren.
Bilmecedir ömrün tarlasında bağ,
Kim çözer ki serinlikteki duvar,
Göğün kanatları gölge olur var,
Her kelimeye gizlenir bir dağ.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 5.10.2024 04:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hayırlı çalışmalar.
TÜM YORUMLAR (1)