Sonsuzluğun ötesinde
esen bir meltem gibi.
Veda tepesinde
güzele giden yol gibi,
iliştirdim kalbime..
27.11.2007
Geçmişten uzanan bir hatıralar filmi,
gelir geçer.
Bir baştan bir sona doğru.
Neler yaşanmış,
neler görüp geçirmişiz.
Farklı yaşam kesitleri
O'nu gördüm,ağlıyordu.
Korkmuştu;
gözyaşlarında korkunun izleri vardı.
Korkuyla baktı,
karşısındaki korkuluktu..
Elleri bağlanmıştı,
Yanık bir türkü dolanır diline,
gam kasavet çöker kalbine.
Gözleri uzakta dağların ardında,
esaret zinciriyle bağlı yurdunda..
Anlar bilir gönül sesini,
ayrılığın hüzünlü serinliğini
Güneşin ilk ışıklarında,
sabah ezanı okunuyor.
Taa uzaklardan...Derinlerden...
Maziyi hatırlatıyorum birden,
geçmişi düşündürüyor.
Kah çocukluğumun cami avlusu telaşları,
Güneşin o,
şaşmaz ışık demeti
sabah olduğunu hissettirdi bana.
Dışarıya baktığımda
beni büyüleyen sadece doğa değil,
gökyüzünün beyaz özgürlüğüydü..
Güneş doğuyor yine gökyüzünü perdelercesine,
ümitleri ve mutlulukları getirircesine.
Şafakta bir kızıllık belirir önce,
renklerin hakimiyeti sarar her yeri.
Küçücük ışıklarıyla çabalayan geceye inat,
kocaman bir aydınlık getirir ahenkle.
Geçip giden ömrün peşinde,
koşanları gördü bu gözlerim.
Genci,yaşlısı,kadını,erkeği ve çocukları.
Yoksulluk içinde,üstü başı perperişan...
Tüm dünyası; ailesi ve arkadaşlarıydı
ülkem çocuklarının.
Rivayettir;
çok eskilerde
tarih kokan yerlerde,
dağların eteklerinde yaşanmış.
Kanyonlarda,çavlanlarda
hep yeniden başlanmış,
Bana bir ben lazım,
bir de beni anlayan.
Beni bir ben bilirim,
bir de öz'den tanıyan...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!