Sevmek karanfil kurutmaya benzemiyormuş
Öyle dedin ve gittin
Aşk meltemin karanlık tadıymış
Sevinin tadı boğazda düğmlenmezmiş
Öyle dedin ve gittin
Gitmek yeniden doğmaya benziyormuş
Bin yıllık seherdi esaretim
Senden sonra
Örttü günahkâr ellerimi
Paslı prangaların izleri
Kum taneleri gibi dağıldı düşlerim
Deli kuşların kanat çırpışıyla
Seni sevmek ölüme doğmak gibi
Güneşi görmek sabaha uyanmak gibi
Seni sevmek huzurlu bir ağlayış
Öpmek gülmek gibi
Seni sevmek göğe uzanmak
Toprağa yağmak gibi
Sandığın kadar kolay değil
Aşkla ölüm arasında gurbette olmak
Bilmiyorsun
Oysa sen göğün gülüşüne
Karların gidişine
Nasıl yaşıyorsun hayatı böyle
Böyle sahici böyle mağrur
Kolay sanıyorsun
Ardından sokakları toplamak
Dağıttığın zamanı yerleştirmek yerine
Ve göğü boyamak eski rengine
Yıldızlar sevinçle ışıldıyor
Aydınlığını yitirmiş gök kubbede
Çünkü ben ölümsüzlüğümü ilan ediyorum bu gece
Bu gece sonsuzluğa sesleniyorum
Yeni bir dünya kurdum
İçinde senin olmadığın
Ve sonra dedim ki yok olmalı insan
Göğün maviliğinde kaybolmalı
Ya da geceye karışıp bulunmamalı
Ve sonra dedim ki
Yeninden doğmalı insan
Sadece sevebilmek için
Ölümden korkmak utanılacak şey mi
Nereden çıkıyor bu kurusıkı dedikodular
Ölümden korkmamak neden erdemden sayılıyor
Yunus ve balinaların derdini anlamak bu korkusuzluktan daha mı az erdemli
Yaşamak kadar olağanüstüsü var mı
Yüzyıllar verseler dindirir mi bu merakımı
Ayarlarını kurcaladım dünyanın
Tozu dumana
Dumanı dünyaya kattım yokluğunda
Ne zaman seni hatırlasam
Belli belirsiz mazeretlere sığınırım
Yeşil yeşil mısralar akar gözlerimden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!