Ruj Lekesi Şiiri - Özge Özgen

Özge Özgen
220

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Ruj Lekesi

Nasılda rezil bir çerçeve içinde dünya
Siyah uçlu kalemler, acı biber tohumlu oyuncaklar

Atlı karıncada bir oğlan , döndükçe dünyayı ısıran
Dünya kaç bucak diye sormayan

Bugün bir kaç sözcük daha öğrendim
Öğrendim kaç köşesi var insanın
Kelimelerden
ev çizdim sonra

Islaktı odalar, soğuktu sokaklar

yüzler yabancı

Gürültülü bir yağmur sonrasında
saydım
gözyaşlarından dökülen ahı

Bilmeden, kendini parçalara ayıran kalbim
Kimse görmese bile seni
Camların buğusuna üflüyorum bu adaletsizliği

Ölmek çare olsaymış
Bileklerimi kesen şu keskin bıçak
zamanı da kesermiş ikiye meğer

Şimdi, çaresizliğin mevsimi kim olacaksa
aynı bataklığa doğru yüzelim

Ve yenilen ve ağır gelen bensem dünyaya
Avazım çıktığı kadar bağıralım

Yalan olmasın da

Bazen bu evde çiçeklerin yerini değişiyorum
Saçıma karışan kına kokusu
ellerime de bulaşıyor
Ayak parmaklarımdan akıp giden nehrin suyuna karışamıyorum bile

yağmurdan esinlenip
İsimsiz bir müzikal'den çıkartıyorum kendimi
Oysa renksiz olmak isterdim

Bir ayağım sakat
Bir parmağım eksik
Bir dişim yok yerinde
Ve aynı ıslaklığı çiğniyoruz yağmurla beraber

Kim serdi bu pazar tezgahını buraya desem
Kim inanacak herşeyden
habersiz olduğuma
Tanrıya inanmış biri olarak
secdeye başımı koyup hıçkırıklara boğulurken
uç kuruşluk
masa örtülerini almak için dağılan pozuk paralar yapışıyor yüzüme
Balık sırtından yapılmış ruj lekeleri

İyi değilim diye
Sırf çıplağım ve ucuz şiirler yazdım diye
Suya tarçın karıştırıp içtim yine

İyi geliyormuş kırılan yerlere
Öyle diyorlar

Geçmişimdeki dağılan çok şeyi topladım aslında
Kalanları çöp poşetine
Kuyruksuz kedi resimleri olarak çizdim

Bazen yüzümü ikiye ayırıp,
Adımlarımı geriye doğru sayıyorum

Hayır yani, sarhoş falanda değilim
Hile var diyorum
Ve adaletsiz bir dünyanın
İçinden kopmuş bir tel yığını gibi ortada duran o şey
Mayıs falanmış hiç ilgilenmiyorum

Bu sefer beleşe geliyorum İstanbula sevgilim

İp atlayacağım karşında
Belki sende el çırparsın hani olur ya

Renkli bilyeler biriktirdim oynarız beraberce
Düşeş kime ne denk gelirse artık

Beş otuz otobüsüne bineceğim

Nasıl rezil bir his bilemezsin

Sende olup, yeniden sana gelmek

Yanında oturuyordum oysa,

Bir adım atsam yığılıp kalacak mışım gibi gibi geliyordu kollarında

Gündüzler torbaya girmedi ama
Dünyayı aydınlık bir gelecek içinde uyutup
Gece yarıları sarılabiliyorum sana ancak

Bir kamyon geçiyor, ardından ıslık sesine karşılıyor rüzgar

Saç baş dağınık,

Akşam üstleri serin oluyor ve mayhoş bir tadı oluyor telefonda sevişmelerin ama

İstanbulun diğer bir yanı kırmızı olsun istiyorsun, bir tarafı koyu lacivert

Sonra gülüyorsun, dünya gülüyor"

Rezilsin diyorum
Dünyaya

İstanbulu satın alacak param olsa
Düğün dernek bir neşemiz olurdu seninle
Aynı pencereden bakardık güvercinlere

Şimdi cep delik
Aşk'ın serçe parmakları yok
Devir kötü sevdiğim

Mutsuzluğunda dibini sıyırıp, umutsuzca yağmuru bekliyorum

Mutluluğu kim satmış üç kuruşa bilmiyorum

Ellerimi bir kez tut istiyorum
Sarılmalarımız hep iki kişilik olsun

Metresliği kim icad ettiyse o utansın..

Özge Özgen
Kayıt Tarihi : 21.1.2022 23:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Özge Özgen