Ağlayarak geldiğimiz bu âlemden,
Gülerek gidenini gördünüz mü?
Bazen aşüfte bir kadın gibi,
Kör eder, gözümüz başka bir şey görmez.
Bazen kahpedir, koynumuzdan çıkıp gider.
Hiç olmadık zamanda aldatıp, madara eder.
Hayat kimine hovardadır,
Bütün güzellikleri önüne serer.
Miyarı yoktur lütfunun, sonsuz bahşeder.
Bakmaz ederi kaç akçe-i âdemdir.
Verdikçe verir, abat eder…
Kimini nekes bir tacir edasıyla, kantara çeker.
Sanma ki, dünyayı iğne deliğinden geçirsen kâr eder.
Küçücük bir tümsek, önünde büyür de büyür.
Afakı saran bir alamet-i Kaf’a dönüşür.
Bastığın toprak kayar her adımda,
Açılır önünde, bir kubur-u âlem görünür.
Güneşin sıvanır bir avuç balçıkla.
Gündüzün girift bir geceye dönüşür.
Lâl olur dillerin, derdini söyleyemezsin.
Kararır ufkun, bulutlarla kaplanır.
Yürümek ne mümkün, bir adım önünü bile göremezsin.
Bırak yıllara yönelik hayaller kurabilmeyi,
Akşamdan sabaha çıkacağını ümit edemezsin.
Dostlar vardır hayatında, ekmeğini bölüştüğün.
İyi günde felekten çalıp, oynaştığın gülüştüğün.
Umman-ı girdaba düştüğünde can simidi gördüğün.
Kader seni hüsran-ı yar’a sürüklediğinde, tutunacak dal bildiğin.
Hayatın darbe-i sillesini yediğinde,
Dünyaya son kez bakarken görünmez onlar.
Ellerin boşta kalır, cılız bir rüzgârla kırılmış, tutulmaz onlar.
Son kez, boşluğa düşerken gözlerin arar, güvendiğin dağlarını.
Şimdi çok uzaklardadır, dorukları karlı ve hissedersin üşüdüğünü.
Ölüm bile sıcak gelir, öğrendiğinde hayatın soğuk yüzünü.
Sen sonsuz yolda giderken tek başına,
O dağların, kuru dalların, bir bir toplanırlar başına.
Ağıtlar yakılır, methiyeler düzülür bahtsız başına.
Sıraya dizilir, aslında meraktandır, bakılır son kez naşına.
Sağlığında bir tümsek kadar arkanda duramayanların çelenkleri,
Koca puntolarla süslenip, dağ gibi yığılır tabutunun başına.
Hayatın tek gerçeği “ Ruhuna Fatiha “ yazılır mezar taşına…
Kayıt Tarihi : 1.3.2015 23:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!