"Âteşten Kadın" Mesnevîsi
(Ruhun Dört Mertebede Kendine Yürüyüşü)
Bâb-ı Evvel — KÖKLERİN FISILTISI (Nefs-i Emmâre)
(Dünyanın Gölgelerinde Kayıp Bir Ses)
Tozlu bir ovada, unutulmuş bir kadın,
İçinde yankılanan eski bir âh ile uyandı.
Toprak dile geldi:
“Ey rahimde yitmiş rüya,
Adın neydi senin, düşmeden evvel yıldızlara?”
Kadın sustu.
Bir yaprak gibi titredi yalnızlığında.
Ay eğildi, kulağına fısıldadı:
“Adın bilmekti,
Ama unuttun...
Şimdi hatırlamak içindir sürgünün.”
Kökler konuştu geceyle:
“Her çiçek açmadan önce karanlığı sever.
Sen de geceye kök sal,
Aydınlığa çiçeklenmeden evvel.”
Kadın, toprakta kendini gömülü buldu.
Fakat bu gömülüş, ölmek değil,
Doğmak içindi.
Bâb-ı Sânî — GÖLGELERİN DANSI (Nefs-i Levvâme)
(İçteki Karanlıkla İlk Çatışma)
İçinde bir fırtına koptu gecenin tam yarısı,
Bir nehir taştı kalbinin gizli mahzeninden.
Gölgesine bakınca,
Kendini değil,
Sustuğu bin çığlığı gördü.
Yıldızlar sönmüş gibiydi göğünde,
Ve ay, sanki kendine küs.
Kadın fısıldadı:
“Bu ben değilim.”
Gölgeler güldü:
“Bilakis, en çok sensin bizde gizli olan.”
Rüzgar bir derviş gibi dönmeye başladı etrafında,
Bir semâ gibi,
Bir vecd gibi,
Bir tevhid gibi…
Dedi ki:
“Sen, içindeki geceyi inkâr ettikçe
Hiçbir sabah seni anlamaz.”
Kadın ağladı.
O gözyaşıyla abdest aldı,
Ve ilk defa secdeye eğildi
Kendi kalbinin içinde.
Bâb-ı Sâlis — YILDIZLARLA SOHBET (Nefs-i Mülhime)
(İlhamın ve İçsel Bilginin Doğuşu)
Gökyüzü açıldı bir aynaya,
Kadın kendini yıldızlardan okudu.
Her yıldız bir sırrın kapısıydı,
Her ışık, içteki bir ismin yankısı.
Yıldızlar dile geldi:
“Biz senin içindeki hakikatin gökteki yansımalarıyız.
Yolunu biz değil, sen aydınlatacaksın.”
Ay sordu:
“Ne görüyorsun içindeki semâda?”
Kadın dedi:
“Bir aşk...
Kendi özümle kurduğum yitik bir aşk.
Ve şimdi o aşk,
Bendeki beni doğuruyor.”
Rüzgarla konuştu gece boyunca:
“Ey rüzgar, sen mi taşıyorsun sırları?”
Rüzgar gülümsedi:
“Ben sadece taşırım.
Ama sen,
Onları doğuransın.”
Kadın içindeki çocukla barıştı o gece,
Ve yıldızlar içini alkışladı.
Bâb-ı Râbi‘ — SABAHIN NEFESİ (Nefs-i Mutmainne)
(Teslimiyet ve Hakikatle Bütünlük)
Gecenin son demlinde,
Karanlık kendini geri çekti,
Kadın kalakaldı ortasında bir nurun.
Rüzgar durdu.
Ay battı.
Yıldızlar sustu.
Ve kadın — konuşmaya başladı.
Dedi ki:
“Ben artık arayan değilim,
Bulan değilim,
Ben, yolun kendisiyim.”
Gökyüzü secdeye vardı onun önünde,
Çünkü artık kadın,
Kendi içindeki göğü yükseltmişti semaya.
Ağaçlar eğildi,
Kuşlar suskunluğunda zikre geçti.
Ve rüzgar dedi:
“Artık seni taşımamı istemezsin.
Çünkü sen, esen olmuşsun.”
Kadın yürüdü.
Adım adım değil,
Zikir zikir…
Hatime — BİR DAMLANIN DENİZE DÖNÜŞÜ
Ey okuyucu, sen de bir kadınsın belki,
Ya da bir erkeğin içinde kaybolmuş bir kadın.
Farketmez…
Bu yol her varlığın içinde gizlidir.
Herkesin içinde bir "gece",
Her gecede bir "nur" saklıdır.
Ve kadının son sözleri,
Semânın kalbine yazıldı:
“Ben o değilim ki unutsun beni gece,
Ben geceyim artık,
Unutan değil, hatırlatanım.”
Kayıt Tarihi : 29.7.2025 20:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!