Bir akşam,
ay ışığı,
penceremden süzülen ince bir iplik gibi,
soğuk duvara düşerken,
gözlerimdeki gölgeler,
eski hatıraların izleri,
bir zamanlar sevdiğim gülümsemelerin izini taşır.
Kahve fincanında kaynayan su,
buharından yükselen umut,
bir zamanlar sıcak,
şimdi ise soğuk ve acı,
tutku,
yavaşça kayboluyor,
mavi bir duman gibi,
uzaklardan gelen hüzün rüzgarı,
sokakların karanlığına karışıyor.
Sen,
bir zamanlar yanımda,
yüzümdeki kırışıklıkları
bir bahar sabahı gibi özenle incelerken,
gözlerimdeki derin denizleri keşfettin,
şimdi kimse sormuyor,
neden bu kadar yalnızım,
neden her kelime,
bir yaprağın düşüşü gibi hüzünlü,
yerdeki kurumuş dalların arasında kaybolmuş.
Ruhum,
bir zamanlar yeşil bahçelerde,
şimdi sararmış yaprakların hıçkırıkları,
her gülde sen,
her daldan düşen yaprak,
bir hatıra,
bir kayıp,
bir özlem.
Ve rüzgar,
kırık dökük camlardan süzülen
bir çağırış gibi,
gözlerimdeki buğuyu silerken,
sadece bir ezgi kalıyor,
gönlümdeki derin yarada,
belki de,
seninle birlikte olduğum,
o eski anılardan,
gözlerimdeki ışıltıyla,
dudaklarımda kaybolan sözcüklerle.
Yalnızlığım,
bir gece yarısı çiğ taneleri gibi,
buz gibi parlıyor,
karanlığın kollarında,
hatıralar,
bana mavi bir dünya sunarken,
içimdeki yangınla,
bir kez daha yanıyor,
seninle,
ama şimdi,
sadece bir rüya olarak.
Kayıt Tarihi : 6.10.2024 04:24:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!