Zaman akmıyor aslında,ruhumun güzel yüzlü maskesi eriyip bitiyor.
Öyle sıkılmışım ki, bir gelin sandığı içindeyim ve dizlerim başıma yaslı...
Korkunç bir görüntüye verdiğim irkilme gibi her saate bakışım!
Çevremde artan sesler batan güneşin çığırtkan elçileri,askerleri.
Kumbaraya para atar gibi biriktiridim yaşlarımı,yıllarımı taki,
Ölüm gelipte paraya susayan bir hırsız gibi çalmasaydı bu canı
Konusmak! insanı yaşlandırır gibi
İnsanın saçları ağarsın ağarmasına da; gönlü kararır zamanla,ruhu sıkılır
Tıpkı günü çelik kancalarıyla götüren güneşin dünyayı kararttığı gibi...
Zaman akmıyor aslında! ruhumun güzel yüzlü maskesi eriyip bitiyor
Bir sanatkarın en güzel eseri,olgunluk meyvesi, paha biçilmeziydi o!
Ama ateşin herşeyi yaktığı gibi,dakikalarım bu hayatı kül etti
Korlanmış bedenimle kavrulan ruhum,herşeyden habersiz eriyip bitti.
Cok acıyor kalbim,hislerim mühebbet hapse mahkum gibi suskun!
Yakan düşman,yanan yaran,kırbaç izleri taşıyan güzel yüzlü ruhum benim...
Kayıt Tarihi : 20.3.2007 17:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Faruk Atıcı, Türk şiirinin özgün ve güçlü seslerinden biri olarak, iç dünyanın derinliklerine inen, varoluşsal sorgulamalarıyla dikkat çeken bir şairdir. "Zaman Akmıyor Aslında" şiiri de, zamanın akışı, ölüm, ruhsal dönüşüm ve acı gibi temaları işleyen, etkileyici bir yapıttır.
**Zaman Algısı ve Ruhun Dönüşümü:**
Şiirin başlığı, "Zaman akmıyor aslında," paradoksal bir ifadeyle zaman algısını sorguluyor. Şair, zamanın doğrusal akışını reddederken, aslında ruhun içsel zamanını, değişimini ve dönüşümünü vurguluyor. "Ruhumun güzel yüzlü maskesi eriyip bitiyor" dizesi, zamanla birlikte gelen yaşlanma, yıpranma ve belki de saflığın kayboluşunu ifade ediyor.
**Hapsolmuşluk ve Kaçış İsteği:**
"Öyle sıkılmışım ki, bir gelin sandığı içindeyim ve dizlerim başıma yaslı..." dizesi, şairin içinde bulunduğu ruh halini çarpıcı bir şekilde betimliyor. Gelin sandığı, hem fiziksel hem de metaforik bir hapsolmuşluğu temsil ediyor. Şair, bu sıkışmışlıktan kurtulmak, zamanın akışından kaçmak istiyor. "Her saate bakışım!" ifadesi, zamanın ağırlığını ve kaçınılmazlığını hissettiriyor.
**Ölüm ve Kayıp:**
Şiirde ölüm, "paraya susayan bir hırsız" gibi tasvir ediliyor. Bu benzetme, ölümün her şeyi çalan, yok eden acımasız gücünü vurguluyor. Şair, "kumbaraya para atar gibi biriktirdiği" yaşlarını ve yıllarını ölümün çalmasına isyan ediyor. Bu isyan, yaşam sevincinin ve ölüme karşı direnme isteğinin bir ifadesi olarak da yorumlanabilir.
**İletişimin ve Yaşlanmanın Etkisi:**
"Konuşmak! insanı yaşlandırır gibi" dizesi, ilginç bir bakış açısı sunuyor. Şair, konuşmanın, iletişimin, insanı yorduğunu, yıprattığını ve yaşlandırdığını ima ediyor. "Gönlü kararır zamanla, ruhu sıkılır" ifadesi, yaşlanmayla birlikte gelen ruhsal değişimleri ve olumsuzlukları vurguluyor.
**Ateş Metaforu:**
"Ama ateşin her şeyi yaktığı gibi, dakikalarım bu hayatı kül etti" dizesi, zamanın yıkıcı gücünü ateş metaforuyla ifade ediyor. Dakikalar, tıpkı ateş gibi hayatı tüketiyor, küle çeviriyor. Bu metafor, aynı zamanda yaşanmışlıkların, acıların ve pişmanlıkların ruhta bıraktığı izleri de temsil ediyor olabilir.
**Acı ve Suskunluk:**
Şiirin son dizeleri, acının ve suskunluğun ağırlığını hissettiriyor. "Çok acıyor kalbim, hislerim müebbet hapse mahkûm gibi suskun!" ifadesi, derin bir ıstırap ve çaresizlik duygusunu yansıtıyor. "Yakan düşman, yanan yara, kırbaç izleri taşıyan güzel yüzlü ruhum benim..." dizesi, ruhun yaşadığı acıları ve yaraları çarpıcı bir şekilde betimliyor.
**Üslup ve Biçim:**
Şiir, serbest ölçü ve uyak kullanıyor. Bu, şiire modern bir hava katarken, duyguların daha özgürce ifade edilmesini sağlıyor. Uzun dizeler ve detaylı betimlemeler, şiirin anlatımını güçlendiriyor. "Çelik kancalarıyla", "korlanmış bedenimle", "kırbaç izleri taşıyan" gibi ifadeler, şiire sert ve dramatik bir ton katıyor.
**Benzerlikler ve Edebi Akımlar:**
Şiirin varoluşçu ve bireyci bir yaklaşım sergilediği söylenebilir. Özellikle ölüm, zaman ve ruhsal dönüşüm gibi temalar, varoluşçu felsefenin temel sorgulamalarını akla getiriyor. Şiirde ayrıca, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Saatleri Ayarlama Enstitüsü" romanındaki gibi, zamanın bireysel ve toplumsal algısı üzerine derinlemesine düşünceler de bulunabilir.
**Sonuç:**
Faruk Atıcı'nın "Zaman Akmıyor Aslında" şiiri, zamanın akışı, ölüm, acı ve ruhsal dönüşüm gibi evrensel temaları derinlemesine inceleyen, güçlü bir şiirdir. Özgün imgeler, çarpıcı betimlemeler ve içten bir anlatımla okuyucunun duygusal dünyasına hitap eden şiir, Türk şiirinin önemli örnekleri arasında yer almaktadır.
TÜM YORUMLAR (1)