Her şeyden herkesten kaçsa da insan kaçamıyor kendinden. Bir fare gibi yakalanıyorsun bir aynada ya da camda. Kaçıramıyor insan gözlerini kendinden
Sonra bir hesaplaşma başlıyor ki artık nerede biterse. Kızıyor hakaretler yağdırıyor sonra hıçkırıklara boğuluyorum.
Geçmişin izleriyle yüzleşmek derin acılar veriyor insana. Maziden her yansıma, her kırık dökük parça içimdeki boşluğu daha da derinleştiriyor, kendimi kaybediyor gerçeklikten kopuyorum. O anlarda kalbimin derinliklerinde saklı anılar canlanıyor.
Bocalıyorum nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Daha doğrusu ben yaşamayı bilmiyor beceremiyorum. Her şey o kadar yabancı ve uzak ki bana nasıl davranacağımı bilmiyorum. Bazen kendimi kaybediyorum, hayata boş vermişçesine delice yaşıyorum. Aslında öyle kanıyorum ki Azrail’i bir sevgiliyi bekler gibi bekliyorum.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.