Bir başka çare görmüyorum hiç ifakate
Ey ruhum iltica et ilâhî tabiate.
Ondan deva, şifa ara, ondan sükûn ara.
Göklerde serseri, mütelevvin bulutlara
Tevdi et ıztırabını, naklet melâlini..
Sabit düşüncelerle perişan hayâlini
Manzûmei nebata çevir, dikkat et ne var?
Bir ömre neş’e vermeğe kâfi bedialar.
Nisyan edip muhitini boşlukla ülfet et;
Kuşlarla arkadaşlık et, ormanla sohbet et.
Sahilde dinle hür denizin musikisini,
Bir musiki ki hep değişir, daima yeni.
Âvâre dalgalar seni şefkatle sallasın..
Yahut sen, ey çocuk, ki ezelden kanatlısın
Uç git dolaş, münevver ufuklarda serseri;
Oh iç batan güneşten akan penbe kevseri.
Mestol bütün zıya ile, füshatle, şir ile.
Bak hep bulutlu, sisli nazarlarla safile.
Bin yadın ah elemleri çöktükçe hissine
Hiç korkmadan sığın gecenin hisli göğsüne;
Herkesten üstün anlar o, âvâre şairi,
Anlar ne istiyor gece ondan müsafiri.
Nermin, siyah kanatları altında bir zaman
Dinlen, düşünme., hâtıralardan gıda alan
Derdin yavaş yavaş uyuşur, binişan olur.
Zulmette parlıyanlara dal; bir zaman olur
Boşlukta, mâverada uçarsın.... Bu âlemin
Fani alâikinden uzak, şöyle bir gezin,
Seyrinde sıyrılır seni tazyik eden bulut.
Sen cevherinle baş başasın şimdi... Oh unut
Meçhul o iptidayı, karanlık nihayeti,
Dünyada haşrolan sonu gelmez sefaleti.
Kayıt Tarihi : 9.3.2021 17:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

İkincisi: Raad suresinde beyan edildiği gibi, kainatta ve dünyada olan hiçbir şey bilhassa da bulutlar gibi çok faydalı işlere imza atan varlıklar, serseri, başıboş değillerdir vede manasız, gayesiz kendiliklerinden hareket etmezler. Onları kim yarattı ise, onları bir çok maslahatlı ve hikmetli işte istihdam eden de yine O Hakim ve Kadir olan zattır.
Üçüncüsü: "EL-BAKİ HÜVEL BAKİ -BAKİ OLAN, SADECE O ALLAH'TIR" ayetinde denildiği gibi, Allah'tan başka hiç bir varlık ezeli ve ebedi değildir. Ezeli ve ebedi olan sadece Allah'tır. Sair mahlukat ise Onun tarafından sonradan yaratılmışlar ve ölmeye mahkumdurlar. Kıyamet gününde yeniden diriltilecek olsalar ve cennet ve cehennemde uzun yıllar meskun kılınacak olasalar da, Hud suresinin107. ve 108. ayetlerine göre Allah onları dilediği zaman yine fani kılacaktır.
Dördüncüsü: Kainatın ve insanlığın bidayeti/başlangıcı ve nihayeti/sonu asla meçhul/bilinmez değildir. Çünkü Allah, Kur'anda bütün yaratılış safhalarını detaylarıyla açıklayıp, araştırıp soruşturan ehl-i tahkikin dikkat nazarlarına verdiği gibi, Kainatın ve içinde yaşattığı cümle kullarının ve bilhassa da, cinler ve insanlar topluluklarının akıbetlerini de gayet net bir şekilde açıklamış ve iman ehlinin ve de cümle akillerin önlerine ayet, ayet sermiştir. Ne mutlu, Allah'ın son hak kitabı olan Kur'andaki bu bilgileri okuyup gideceği ahiret alemine ciddi manada hazırlık yapanlara.
Çünkü diğer ulkeler dillerini, sahip oldukları en büyük hazinelerini korudular. Bizde olduğu gibi ilerici olmak adına diğer dillerden, dilerine geçen dile zenginlik katan halkın da kabul edip kullandigi kelimeleri kitaplardan, ders kitaplarından, yazılı ve sözlü basından cikartip halkı bu kelimelere maruz bırakmayıp hafızalarında silerek unutmasini saglamadilar aksine halkın kabul edip kullandığı her kelimeye sahip çıktılar, dile yeni katılan kelimelerle dilleri zenginlesti. Sadece diiin yanlış kullanımına karşı halkı uyardılar. Çünkü onlarda devletin görevi buydu; dilin yanlış kullanımlara karşı halka doğrusunu göstermek, dili yok etmek değil. Bizde ise ilerici olmak adına dilimize zenginlik.katan Arapça ve Farsça kökenli ama halkın benimseyip kullandığı artık bize ait olan kelimeler çıkarıldı Halk bu kelimeler maruz birakilmayip unutulmalati sağlandı. Çok ozendikleri gelişmiş ülkeleri de örnek almadılar. Böyle bir uygulamayı ancak tarih ve kültür bilinci olmayan ülkeler ve o ülkedeki iş başındaki kişiler yapabilirdi. Bizde de bu çağ dışı zihniyetli kişilerden bol miktarda vardı ve devleti arkalarına alıp ellerinden geleni, İlericilik sandıkları gericiligi yaptılar ve şimdiki dile böyle sahip olduk.
TÜM YORUMLAR (6)