Ağrı dağını sırtlamış bir karınca,
Fili kapmış uçuran bir kartal,
Ya da timsah yemiş bir tırtıl.
Bedenim ruhumu taşıyamıyor,
Yıpranıyor bedenim,
Zarar görüyor her an,
Kaybediyor.
Hannibal’in Sezar’a kafa tutması gibi,
Ya da sisli bir sabah fillerin karşısındaki Beyazıt gibi, Çubuk ovasında.
Socrates kadar çaresiz,
Nietzsche kadar zamansız,
Darwin kadar lüzumsuz,
Ve en az Mussolini kadar deli.
Ruhum…
Karşı konulamaz bir fırtınaya kapılmış,
Küçük bir taka bedenim.
İlk dalgada tarihe gömülen hani,
Karadeniz’in belki de Pasifiğin öfkesine yenilen.
Dünya’yı sırtlayan Atlas gibi,
Cengiz Han karşısındaki Pekin gibi,
Benim gibi,
Bedenim…
Kayıt Tarihi : 9.11.2021 14:23:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mesut Çiftci 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/11/09/ruhum-bedenim.jpg)
Yaşamaya inandığım,
Gözlerimin gördüğü,
Çiçekler sarı, mavi, kırmızı ve beyaz…
Ağaçlar yeşil,
Gözlerin kahverengi,
Tenin sarı,
Saçlarında öyle…
Dokunulmak için yaratılmış,
Tüm vücudun
Sevmek için.
Anlayamıyordun ya hayatı
Anlatamıyordun kendini
Kurşun gibi bir hüzün yüreğinde
Midende cehennem
Çok mu zalimdi dünya
Çok mu masumdun
Günahkâr mıydım ben
Sorular anaforunda bir yalnız
Aynada görüntüsü olmayanım ben
Renklere aşık
Bir de sana
Açık gökyüzüne
Ve mavisine denizin
Kıpır kıpırdı içim seni görmeden önce
Bir başıma
Yalnızlık, hüzün ve mağlubiyet
Hem de kendi evinde
Deplasmanlarla kaybettim kalbimi
Hakemsiz maçlarında ömrümün
Karakalem bir çalışmaydım aslında
Sense yağlı boya bir şaheser oldun
Benden aldığın hayatımda..
Şimdi sen yoksun,
Şimdi ben yokum,
Şimdi renkler yok.
İlkbahar terk etti ilkin,
Sonuncusu sonbahar oldu.
Gelmeyeceksin biliyorum,
Şehir gri, yalnızlık kara ve sen
Yokluğun rengi..
TÜM YORUMLAR (1)